Belki de Thoreau "Ağaçlar başlangıçta ne kadar yavaş büyürse merkezleri o kadar sağlam olur, ve bu insanlar için de geçerlidir." derken bunu kastetmektedir.
Empati ve keşif, çocuk gelişiminin uygun ve kritik dönemlerinde teşvik edildiğinde gezegenle kurulan bağ toplumsal eylemliliğin kaynağı olarak rol oynayabilecektir.
Çocukluğun neşeli umursamazlığı ve yetişkinliğin acısı ve hayal kırıklığı arasında asılı kalmıştım. Eskisi gibi umursamaz ve mutlu olmak istiyordum. Ama çocukluğun sona erdiğini biliyordum. O gün arka bahçede bir çocuk bana acıma bakışı fırlattığında, geleceğimin umutsuzluğunu ve belirsizliğini görmüştüm.
Küçük parti sona erip herkes gittiğinde, annem bana eğlenip eğlenmediğimi sordu. Ona eğlendiğimi söyledim. Yalandı bu, çünkü başım çok ağrıyordu. Ama baş ağrısından daha kötüsü, her şeyden kötüsü, o gece uyumak için yatağa yattığımda hissettiğim berbat kalp ağrısıydı.
79
Ayak parmaklarımın arasında tuttuğum bir parça kırık tebeşirle yere çizdiğim o bir harf benim için yeni bir dünyaya giden yol, zihinsel özgürlüğümün anahtarıydı. Çarpık bir ağızla bir şeyler ifade etmek için can atan ger gin ben için rahatlama kaynağıydı.
İnsandaki çocuk vicdanı, tohumdaki öz gibidir. Ve o öz olmadan tohum filizlenmez, gelişmez. Yeryüzünde bizi neler beklerse beklesin, insanoğlu doğdukça ve öldükçe, insanoğlu yaşadıkça, hak ve doğruluk denen şey de var olacaktır.
İnsanlar niçin böyle yaşıyorlardı? Niçin bazıları iyi bazıları kötüydü? Niye bazıları mutlu, bazıları mutsuz? Niye bazılarından herkes korkar da bazılarından kimse korkmaz? Niye bazılarının çocukları var, bazılarının yok? Niye bazıları başkalarına maaş verdirmeyebiliyor?