Şu adı batasıca analar yavrularını, ellerine bir kağıt sıkıştırıp bu soğukta sokağa niçin salarlar acaba? Belki de aptal, kafasız oldukları için... Bencilliklerinde eziyet ediyorlardır yavrularına. Belki gerçekten hastadırlar. Ama gene de gereken yerlere başvurmalı. Bunların dolandırıcı olmadıklarını; cılız, aç çocuklarını halkı aldatmaya, yollamadıklarını nereden biliyoruz? O çocuk bu çeşit mektupları taşıya taşıya ne olacak sonunda? Oradan oraya, ötekiden berikine koşup dilenmekten yüreği katılaşacak. Gelip geçenlerin hepsinin acele işi vardır. Yürekleri taştan, sözleri acıdır. ''Defol! Çekil! Sıktın!'' Herkesten yalnızca bunu duyacak, küçücük yüreği daha o yaşta nefretle dolmaya başlayacak. Zavallı ürkek çocuk yuvasından düşmüş bir kuş yavrusu gibi boşuna titreyecek soğukta. Elleri, ayakları donacak. Soluğu kesilecek. Biraz sonra öksürmeye başlayacak. Hastalık muzır bir sürüngen gibi yerleşecek göğsüne. Bakımsız, yardımsız, bir köşede ölüp gidecek. Hayat budur işte onlar için! Hayatta neler oluyor görüyorsunuz!
Sayfa 155 - İletişim Yayınları