İşte böyle sevgili Wilhelm, dünyada en çok çocukları kendime yakın buluyorum. Onları seyrederken, en ufak şeyde bile, gün gelip de çok ihtiyaç duyacakları tüm erdemlerin, tüm güçlerin mayasını görünce, inatçılıklarında gelecekteki tutarlılığa ve karakter sağlamlığına, yaramazlıklarında dünyanın tehlikelerine teğet geçen mizah ve umursamazlığa bakınca, her şey öylesine bozulmamış, öylesine bütünlük içinde ki! O zaman hep ama hep insanların kılavuzunun şu altın sözünü yineliyorum: "Onlardan biri gibi olmazsanız!”* Böyle olduğu halde dostum, bizimle eşit olan, örnek almamız** gereken çocuklara biz kul muamelesi yapıyoruz. Hiçbir istekleri olmamalı! - Sanki bizim yok mu? Peki bizi ayrıcalıklı kılan şey ne? - Çünkü biz yaşça daha büyük ve daha akıllıyız! - Ey Tanrım, gökyüzünden hem yaşlı çocukları, hem de genç çocukları görüyorsun, hepsi bu; hangisinden hoşlandığını senin Oğlun bildireli çok zaman oldu. Ona inanıyorlar, ama onu dinlemiyorlar - bu da çok eski bir hikaye zaten! - ve çocuklarını kendileri gibi yetiştiriyorlar- Adieu*** Wilhelm! Bu konuda daha fazla gevezelik etmek istemiyorum.
* Kutsal Kitap: Yeni Ahit, Matta 18 (3). (ç.n.)
** Jean Jacques Rousseau (1712-1778) çocuğun bozulmamış doğallığına yetişkinlere örnek olarak görüyordu. Emile ya da Eğitim Hakkında. (ç.n.)
*** Fransızca “hoşça kal” demek. (ç.n.)
Sayfa 27 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları