Çok derin notalarda avazım çıkmak istese de kelimelere gelmeyen duygular var. Onlar çok ince kutsal sızılar. Hiç gelmeyecek mükemmel sevgiliyi bekleyen gözyaşı eşliğinde gülümsemelerin sakladığı hasretlerdir. Onlardan şikayetçi olmuyorsun, hasretiyle tedavi oluyorsun ve kabuk tutuyor yaralar. En beyaz, saf, üryan halindir bu hal.
Vakit senin için daralıyor ertesi gün bu dünya da olmayacaksın. Dedi fil.
Kelebek hüzünlü tebessümle “bu korkunç insanlarla dolu sirkte bir dakika kalmak bile bana yetti, sana iyi şanslar.”
Grange, “Hayal kurarken malzemeden çalıyoruz ondan yıkılıyor.” demiş. Oysa;
Kendi binanı inşa ederken malzemeden çalamazsın çünkü içinde sen oturacaksın. O durum, güvendiğimiz esnafın bize attığı kazıktır.
Aşk, kusursuz bir kıyafettir. Kendi iç dünyanda masumca diktiğin göz kamaştırıcı bir kıyafet… O kıyafet, üzerinde nasıl durduğuna bakmadan başka birine verilirse geri alınamaz. Kıyafetin akıbeti, verdiğin kişinin vicdanına kalmıştır artık.