Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Adil Özcan

Adil Özcan
@adilozcan07
Muallim Avukat Yazar
30 okur puanı
Aralık 2019 tarihinde katıldı
(...)biz dünyayı kazanmış ve dünyayı kaybetmiş bir milletin çocuklarıyız. Her ölümden sonra bize dirim ve kalkınma mukadderdir, mayamızda ölmezlik var.
Sayfa 14 - Kubbealtı Yayınları
Reklam
Yakamızdan hiç düşmemişler
XVII'nci asırda mülkî mansıplar evlâda intikal ettiği gibi, ilmî mansıblar da babadan oğula intikal etmeye başladı. Ulemanın beşikteki çocuğuna ilmî rütbeler verilir oldu. Böylece tarihlerimizde "beşik üleması" denilen câhil ülema zümresi türedi. Annelerinden âlim doğan, okumadan hoca, yazmadan kâtip olan bu adamlar bir araya gelip ilmî mubahaseler yaparlardı. Mevzuları Şeytan, melek var mıdır? Firavun acaba imân etmiş mi idi, etmemiş mi idi gibi incir çekirdeğini doldurmayan, fakat bir asrı mükemmelen dolduran meselelerdi. Ele geçirmek istedikleri bir mansıbı elde etmek için başvurdukları çare, rüyalarında Hz. Peygamberi görmekti. Şuaravizâde, Mısır mansıbını elde etmek için «Mısır'ı rüyamda Hz. Peygamber bana verdi. Her kim tasarrufa yeltenirse elbet ki gazaba uğrar. Hânümânı berbat olur. Hayır görmez. diyerek rakîplerini susturmuş ve Mısır mansıbını ele geçirmiştir.
Sayfa 31 - Kastaş Yayınları
Akla gelmeyen Türk
"Jön Türkler" terimi, Osmanlı İmparatorluğu'nun politik söz dağarcığına 20. yüzyıl başlarında girdi. Daha önce Avrupa, Osmanlı İmparatorluğu'ndan bahsederken "Türkiye" terimini kullanıyordu, bazen de Balkanlar'daki Osmanlı topraklarına işaret etmek için "Avrupa Türkiyesi", Anadolu ve Arap vilayetlerine işaret etmek için "Asya Türkiyesi" terimlerine başvuruyordu. Osmanlılar imparatorluklarını "TÜRKİYE" adıyla ANMIYOR, kendileri için de "TÜRK" nitelemesini KULLAN-MI-YORLARDI.
Sayfa 3 - Türkiye İş Bankası Yayınları

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İttihatçılar
İTTİHATÇILAR, siyasal fikirlerle fazla ilgili olmadıklarından, getirdikleri formüllerin çoğu basit ve saf bir nitelikteydi. Dik kafalı, inatçı, kendi yarattıkları dışında yapılagelmişleri önemsemeyen adamlardı. Biçimlenmemiş bir meşrutiyetçilik kavramı dışında, gelecekteki eylemlerini belirleyecek ilkelerden yoksundular. Değer ölçüleri; kolektif disiplini bireycilikten üstün gören ve siyasetin, merkezi ve oligarşik bir denetim altında bulunması gerektiğini savunan küçük, saygınlığı az bir grubun değer ölçüleriydi. Kendilerini bir buluş sahibi olarak görüyorlar, daha önceki hareketlere bazı şeyler borçlu olduklarını düşünmüyorlardı. Biricik emelleri, Jön Türk hareketini, modası geçmiş ve yozlaştırıcı olarak niteledikleri liberalizm mikroplarından arındırmaktı. Ancak, değişiklik kadar süreklilik de tarihsel gelişimin kaçınılmaz bir parçası olduğundan, kendileri kabul etmeseler bile geçmişin etkisi altındaydılar.s.190-191
Sayfa 191
Millî ekonomi
İttihatçılar, ekonomik egemenliğe sahip olmadıkça, milli egemenliğin anlamı olmadığını anlamışlardı. Ekonomik egemenlik için yabancı boyunduruğundan kurtulmak yeterli değildi; devletin desteğiyle kurulan ve geliştirilen bir millî ekonomi gerekliydi.
Sayfa 191
Reklam
Türk
Türk doğmuş olmak, Türk ismi taşımak kâfî değildir. Türk gibi düşünmek lâzımdır.
Sayfa 169
Borç almak
1875'te Babıâli, 200 milyon sterlin tutarında dış borcu ödeyememişti. Altı yıl sonra(1881) da tuz, tütün, ipek ve balıkhaneler gibi kaynaklardan sağlanan BAZI DEVLET gelirlerine EL KOYMA YETKİSİNİ ALACAKLILARA TANIMAK zorunda kalıyordu. Bu işlemin denetimiyle görevlendirilen kuruluşa Düyun-u Umumiye(Osmanlı Kamu Borçları İdaresi) adı verilmişti.
Sayfa 101 - Kaynak Yayınları
Adalet
ADALET toplumu yöneten merkezdeki yıldızdır, siyaset dünyasının etrafında döndüğü kutuptur, bütün işlemlerin ilkesi ve düzenleyicisidir. İnsanlar arasında olup biten her şey hak hukuk namınadır, içine adaletin karışmadığı hiçbir şey yoktur.
Sayfa 29 - Türkiye İş Bankası Yayınları
Şunu da belirtmek gerekir: Osmanlı toplumu çıkarları, hayat tarzı ve görüşü birbirine zıt iki sınıftan oluşmaktaydı. Patrimonyal[babadan oğula geçen iktidar] padişahlık rejimi, imtiyazlı kullar idaresine dayanıyor, saray ve kulların hayat felsefesi ve yaşam tarzı, halkın inançları, yaşayış tarzıyla karşıtlık içinde bulunuyordu. Zarifler denilen saray kültürüyle yetişmiş yüksek sınıf, Osmanlı toplumundaki derin sosyal karşıtlığın başlıca nedenidir.
Sayfa 231 - Türkiye İş Bankası Yayınları
Hiç değişmeyen ulemâ
Osman'ın katliyle tahta geçen I. Mustafa, Veziriâzam Kemankeş Ali Paşa'nın ulema ile anlaşması sonucu tahttan indirilmişti. Bu dönemde asker kullar olsun, devlet başındakiler olsun, hareketlerine meşrûluk kazandırmak için daima ulemâ ile ittifak etmekte; ulemâ da, kendi ayrıcalık ve geçim kaynaklarını artırmak için bundan yararlanmakta idi. Birbirine rakip ulema, şeyhülislâmlik için kullara dayanır, onları kışkırtıp rakibi azlettirirdi.
Sayfa 187 - Türkiye İş Bankası Yayınları
Reklam
Koşma terleyeceksin...
Çağdaş uygar toplumlarda aileyi zayıflatma eğilimi gösteren bazı şeyler var; bunların başında da çocuklara karşı oluşan insancıl duygusallık geliyor. Çocukların ana-babalarının şanssızlıklarından ve hatta günahlarından dolayı, elden geldiği ölçüde, acı çekmemeleri gerektiği düşüncesi gittikçe daha çok benimsenmektedir.
Sayfa 280 - TÜBİTAK Yayınları
İstanbul'un durumunu1973'ten görmek
Zaten bu İstanbul şimdi 3 milyon nüfuslu iri bir köy oldu. İlerisi hiç de parlak değil. İş güç birbirini yemekten ibaret.
Sayfa 233 - Ötüken Neşriyat
Abdülhamit'in müptela olduğu vehim marazı milletle kendi arasında bir muhafaza ordusu tesis etmişti. Bu ordunun fertlerini Türk'ten gayri unsurlardan seçerdi. Saraydaki Arnavut muhafızların haiz olduğu imtiyazlar ve salahiyetler Roma senatörlerinin fethedilmiş memleketlerin ahalisine karşı oldukları imtiyazların üstünde denilebilirdi.
Sayfa 99 - Kutadgu Yayınları
Talât Paşa/Millî Mücadele
Talât Paşa Anadolu'daki Hareket-i Milliye'den memleketi için her şeyi ümit edenlerden biriydi. Bizzat Anadolu'ya gidip memleket dahilinde her ne şekilde olursa olsun çalışmayı hayatının en büyük emeli bildiği halde kendisinin Anadolu'ya geçmesi üzerine husule gelmesi muhakkak bulunan art niyetlere meydan vermemek, Anadolu'daki müdafaa kuvvetleri arasında gedikler açmamak için memleketine avdet etmekten çekinirdi ve bütün arkadaşlarını Mustafa Kemal Paşa'nın izni olmaksızın Anadolu'ya geçmemek fikri etrafında toplamıştı.
Sayfa 95 - Kutadgu Yayınları
Şehit Talât Paşa vatanında
Yığınsız inkılâbın yalnız örgütçüsü mutluluk marşlarına dönüşemeyen ağıtları dinleyerek uyu! En azından yurdundasın ve çok geçmeden bir gün o marşları, türküleri duyabilirsin... İşte bak, Kâğıthaneden, işyerinden çıkmış şu işçinin söylediği türküye, o bildiğin ezgi ama sözleri değişmiş : Hem okudum hem de yazdım Kendi derdimi kendim çözdüm oy! Senin de istediğin bu değil miydi?
Sayfa 503 - Dost Kitabevi
216 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.