Nefretten Sonra iki uykusuz gece sonunda okundu, bitti ama henüz etkisinden çıkmak mümkün olamadı.
Bir kadına intikam duygusu neler yaptırır bunu adım adım görüyoruz. Kitap boyunca Tamer’e hayran kaldım, Natalia’ya sinir oldum ama bir yandan da onun nasıl zorda olduğunu, intikamı ve aşkı arasında kaldığını gördükçe acıdım da, Allah kimseleri o duruma düşürmesin… Ama yine de doğum gününde o acı sözleri, kafasından ve yüreğinden geçenler farklı iken nasıl söyledi Tamer’e aklım almadı doğrusu. Üstelik karşısında onu sevdiğini söyleyen ve evlenme teklif eden bir adam varken. Ve Tamer; dağ gibi bir adamın yerle bir oluşu, çocuğu için yalvarışı, hayatından vazgeçmeyi bile göze alışı bölüm başından bu yana tutmaya çalıştığım gözyaşlarımın yanaklarımdan süzülmesine sebep oldu…
Kitap çok akıcı ve sürükleyiciydi, diğer kitaplardan sonunu bildiğim halde, nasıl okumaya başladım, nasıl bitti anlamadım doğrusu. Biliyorum ki diğer FMArsal kitapları gibi bunu da defalarca okuyacağım…
Nefretten SonraFatih Murat Arsal · Ephesus Yayınları · 20151,008 okunma
Bir FMArsal klasiği olan mutlu sonla taçlandırılmış harika bir kitap. Kitaplığımda aynı kitaptan sadece kapakları değişik diye 3 tane olan tek kitap Seni Sevmek İstemedim… Ve şimdi de 5. baskısını yaptığı için 4 tane oldu. :) Aslında bu kitap yeşil gözlü dev olarak da adlandırılan, yakışıklı zorba Doğan, yani Dodo’nun diğer FMArsal kitaplarında
Zor Kadın ürkasında büyük bir boşluk, damağımda nefis bir tat bırakarak bitti. Daha önce haftada iki gün paylaşımlarla okuduğum, sonrasında pdf’ini kaç defa okuduğumu unuttuğum bir kitabın bitmesine de bu kadar üzüleceğimi doğrusu hiç tahmin etmezdim.
Aşka değer vermeyen bir adamın; kalbinin aşk ateşiyle sarıldığını bir türlü kabul etmediği, eski
Mutlu sonla taçlandırılmış bir FMArsal klasiği daha... Aşkı yazan adamdan yürekleri titreten aşk dolu bir roman daha… Çok eğlenceli diyaloglara sahip, bir sayfasında gülüp, bir sayfasında hüzünlenip, bir diğer sayfasında sinirlenerek tüm duyguları yaşayacağınız bir FMArsal eseri daha…
Daha önce defalarca okuduğum bu romanı da, sayfalarını
"Beppo sokağı süpürürken yavaş ama belli bir tempo ile çalışırdı. Her adımda bir nefes alır; her nefeste bir süpürge sallardı.
Bir adım - bir nefes - bir süpürge. Bir adım - bir nefes - bir süpürge. Böyle sürüp giderdi. Arada bir durur ve önüne bakarak düşünürdü. Sonra tekrar bir adım - bir nefes - bir süpürge.
Bak Momo derdi, ne oluyor, biliyor musun? Bazen önüne upuzun bir cadde çıkıyor. Öyle uzun ki, insan bunun sonu gelmez sanıyor.
O zaman acele etmeye başlıyorsun. Gittikçe daha çok acele ediyor insan.
Her önüne baktığında yolun hiç de kısalmamış olduğunu fark ediyorsun.
Daha hızlı ve daha gayretli çalışıyorsun; sonunda nefesin kesilip güçsüz kalıyorsun. Ve cadde hala upuzun bir şekilde seni bekliyor.
İnsan caddenin tamamına bakıp hemen bir karara varmamalı. Her zaman adım adım ilerlemeli. Sürekli olarak bir adım sonrasını düşünmeli, bir adım, sonra derin bir nefes, sonra bir süpürge. İşte o zaman hayat zevkli olur. Önemli olan işini iyi yapmaktır. Öyle de olmalı.
Bir de bakarsın ki adım adım bütün yolu bitirmişsin. Nasıl olduğunu anlamadan ve yorulmadan.
Önemli olan da budur.