ondan uzak durmayı öğrenmeliydim, tüm bağları koparmayı, birer birer, beyin cerrahlarının bir nöronu diğerinden ayırması misali, düşünmesi bile bir işkence gibi gelen böyle bir isteği diğerlerinden ayırmalı, arka bahçeye gitmeyi bırakmalıydım, gizlice gözetlemeyi bırakmalıydım, kendimi kurtarmalıydım bundan her gün birazcık daha, bir uyuşturucu bağımlısı gibi, bir gün, bir saat, bir dakika, pislik bulaşmış her bir saniyede.
evden kaçmak istiyordum. artık sonbaharın gelmesini ve olabileceğim kadar uzak olmak istiyordum.
Reklam
gözümün ışığı, dedim, gözümün ışığı, dünyanın ışığı, sen busun işte, hayatımın ışığı. gözümün ışığı ne demek, bilmiyordum ve bir parçam böyle safsata bir lafı nereden bulduğuma şaşıyordu; ama böylesine saçma sapan bir şeydi şimdi gözlerimden yaş getiren; onun yastığına dökmek, mayosunu ıslatmak istediğim, dilinin ucuyla dokunmasını ve kederi defetmesini istediğim gözyaşlarını.
"yalnız kalmayı seviyor musun?" diye sordu. "hayır. kimse yalnız kalmayı sevmez. ama yalnızlıkla yaşamayı öğrendim."
yüz yaşında, yitirmeyi ve kederi yenmesini öğrenmiş olursunuz muhakkak... yoksa bunlar ölünceye dek peşinizi bırakmaz mı?
suyun içinde duruyor, ne boğuluyor ne de kendimi kurtarmak için yüzüyor, olduğum yerde kalıyordum sadece, çünkü burada gerçek vardı; gerçeği söyleyemiyor, ima bile edemiyordum ama yakınımızda bir yerde olduğuna yemin edebilirdim yine de, yüzerken kaybettiğimiz bir kolye gibi: biliyorum, aşağıda bir yerde. bir bilseydi; ikiyle ikinin toplamını düşünmesi ve sonsuzdan daha büyük bir rakam bulması için ona her türlü fırsatı verdiğimi bir bilseydi keşke.
Reklam
o yaraya dokunmalı, okşamalı, tapınmalıydım.
ne zaman ayırdılar bizi, senle beni, oliver? ve ben niçin bilmiyordum bunu, sen niçin bilmiyordun?
(...) oliver tesadüfen tam o sırada gelse, aynada kendi yüzüme karşı bile söyleyemediğim şeyleri mırıldanıyor olacağımı, buna hiç aldırmayacağımı, bunda hiçbir sakınca görmeyeceğimi... bırak öğrensin, bırak görsün, bırak hüküm de versin isterse... dünyaya söyleme sadece... şu anda benim için dünya sen olsan bile, gözlerinde dehşete kapılmış, aşağılama dolu bir dünya duruyor olsa bile. senin o çelik gibi bakışların, oliver, bunu sana söylediğimde o bakışla karşılaşmaktansa ölürüm daha iyi.
benimle ne zaman istersen konuşabilirsin. ben de bir zamanlar senin yaşındaydım, derdi babam hep. sadece senin hissettiğini sandığın şeyler, inan bana, ben onların hepsini yaşadım ve atlattım, hem de birden çok kez... bazılarını hiç anlayamadım ve bazılarında da bugün senin kadar cahilim ama yine de, insan yüreğindeki hemen her dönemeci, her bilet gişesini, her odayı biliyorum.
Reklam
Senden uzakta bir başkası olmasına izin verme. Onun, daha önce hiç görmediğim biri olmasına izin verme. Bizimle, benimle olduğunu bildiğim yașamından başka bir yașamının olmasına izin verme. Onu yitirmeme izin verme.
sen benim vatana dönüşümsün. seninle birlikteyken ve biz beraberken isteyeceğim başka hiçbir şey yok. sen beni kimsem o, yani sen benimleyken olduğum kişi yapıyorsun oliver. dünyada tek bir gerçek varsa o da seninle birlikteliğimdedir ve bir gün sana kendi gerçeğimi söyleme cesaretini bulursam, şükretmek için roma'daki tüm sunaklara birer mum yakmamı hatırlat bana.
bizim evden gitmesini, böylece onunla işimin bitmesini istiyordum. onun ölmesini de istiyordum, çünkü onu düşünmekten ve bir daha ne zaman göreceğim konusunda endişelenmekten kendimi alamadığıma göre, ölümü hiç olmazsa bu işe bir son verirdi bari.
onu hep görüş alanım içinde tutmaya çalışıyordum. benimle beraber olmadığı zamanlar dışında, uzaklaşmasına hiç izin vermiyordum. ve benimle beraber değilken, başkalarıyla da benim yanımdaki kişi olarak kaldığı sürece, ne yaptığıyla pek ilgilenmiyordum. senden uzakta bir başkası olmasına izin verme. onun, daha önce hiç görmediğim biri olmasına izin verme. bizimle, benimle olduğunu bildiğim yaşamından başka bir yaşamının olmasına izin verme. onu yitirmeme izin verme.
dünyada hiç kimsenin onu fiziksel olarak benim istediğim kadar istemediğinden emindim; hiç kimsenin benim onun için gitmeye hazır olduğum kadar uzaklara gidemeyeceğinden de.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.