Kitapçı, Stendhal'in Armance'indan iki tane getirtmişti; birisi karton kapaklı, diğeri ciltli ve pahalıydı. İçimden gelen bir dür tüyle, ikisini de alacağımı ve babamın hesabına yazmasını söy ledim. Sonra yardımcısından bir kalem istedim, ciltli kitabın kapağını açtım ve Zwischen Immer und Nie, senin için, sessizlikte, seksenli yılların ortasında, İtalya'da bir yerde yazdım.
Gelecek yıllarda, kitap hâlâ onda olursa acı çeksin istiyordum. Dahası, birisi bir gün onun kitaplarını karıştırsın, bu küçük Armance kitabını açsın ve Söyle bana, kimdi bu sessizlikte, seksenli yılların ortasında, İtalya'da bir yerdeki? diye sorsun istiyordum. Sonra onun, keder gibi ok misali saplanan ve vicdan azabından daha şiddetli bir şey hissetmesini, hatta belki de bana acımasını istiyordum, çünkü o sabah o kitapçıda bana acınmıştı, eğer onun bana vereceği tek şey acımaksa, acımak onun, kolunu bana dolamasını sağlayabilecekse, oluşumu yıllar almış, bulanık, erotik bir dip akıntısı gibi dolanıp duran bu acıma ve vicdan azabı dalgasının altında, Monet'nin taraçasındaki, onunla ilk değil ikinci kez öpüştüğüm ve tükürüğümü ağzına soktuğum, çünkü onun tükürüğünün ağzıma girmesini deli gibi istediğim o sabahı hatırlasın istiyordum.