"İnsan, Rabb'ine karşı nankördür. Üstelik buna da tanıktır. Ve o, mal sevgisine de aşırı derecede düşkündür. Bilmez mi kabirlerde olanlar çıkarıldığı zaman ve göğüslerde olanlar açığa çıkarıldığı zaman, o gün Rabb'leri, kendilerinden gerçekten haberdardır."
Adiyat Suresi|6-11
"Yemin olsun; soluk soluğa koşanlara, vurarak ateş çıkaranlara, sabah vakti baskın yapanlara, tozu dumana katanlara, derken bir topluluğun ortasına dalanlara.
Şüphesiz, insan Rabbine karşı çok nankördür ve buna kendisi de sahittir.
Şüphesiz, mal sevgisinden dolayı çok katıdır.
Bilmez mi, mezarlardakiler dışarı atıldığında, kalplerde olanlar ortaya döküldüğünde,
Şüphesiz, Rableri o gün onların herşeyinden haberdardır.
Âdiyât suresi.
İnsan, Allah’ın nimetine karşı neden nankörlük yapar?
Bunun cevabını Allah veriyor.
Ve innehu li hubbil hayri le şedîd:
“Muhakkak ki onun mala olan sevgisi çok şiddetlidir.”
Böyle biri dünyayı tercih etmiştir. Eğer ahireti tercih etseydi gerekeni yapardı; ama mala karşı çok şiddetli bir sevgisi olduğu için bu sevgisi gözlerini kör etmiş ve rabbine karşı nankör olmuştur.
E fe lâ ya’lemu izâ bu’sira mâ fîl kubûr.
Ve hussıle mâ fîs sudûr:
“Böyle olanların, kabirlerinin içinden derlenip toparlanıp dışarı çıkarıldığı ve kalplerindeki ortaya konduğu zaman (onların hâli nasıl olur)!”
İnne rabbehum bihim yevme izin le habîr:
“Muhakkak ki rableri (Allah) o gün her şeyden haberdar olandır.”
Bizi mala karşı çok şiddetli sevgisi olanlardan eyleme ya rabbi! Sana karşı şiddetli sevgisi olanlardan eyle ya rabbi! Malını senin yolunda kurban edenlerden eyle ya rabbi! Bizi kör olanlardan, nankör olanlardan eyleme ya rabbi!
Vel âdiyâti dabhâ:
“And olsun nefes nefese koşanlara.”
Fel mûriyâti kadhâ:
“(Koşarken, Allah’ın) Nurunu saçanlara.”
Fel mugîrâti subhâ:
“Karanlığa sabahı getirenlere.” Bugünü aydınlatanlara, insanların hayatını Allah’ın nuruyla, vahyiyle aydınlatanlara.
Fe eserne bihî nak’â:
“(Koşarken, Allah yolunda yürüyüp, Allah yoluna davet ederken)
Soluk soluğa süratle koşan, (koşarken ayaklarını) vurarak ateş çıkaran, sabah erkenden baskın yapan, orada tozu dumana katan ve düşman topluluğunun ortasına dalan atlara andolsun ki, insan gerçekten Rabbine karşı pek nankördür.
Yaşamak hangisiydi; omzumda dağların dinlediği
Haşr suresi, nefes nefese koşan atlar ve'l adiyat
Acının koluna taktığı çiçek sepetleri ya da
Biliyorum unuttuğumu, tanığım buna
Unuttum neydi yaşamak, sen bana hatırlat
Adiyat, termodinamikte bir terimdir ve ısı değişimini ifade eder. Adiyatik süreç, bir sistemle etkileşimde bulunan dış ortamdan enerji alışverişi olmadığı bir süreçtir. Yani, sistem kendi içinde kapalıdır ve dışarıdan ısı veya iş alışverişi olmaz.
Adiyatik süreçte, sistem içindeki gazın hacmi genişleyebilir veya daralabilir, ancak bu süreç
Bismillahirrahmanirrahim.
Adiyat Süresinin çeşitli tefsirlerini okuduğumda bu sürenin tam anlaşılmadığına kani oldum.
Surenin neden anlaşılmadığını anlatmak tefsilatlı olduğundan doğrudan surenin tevilini yapmak istiyorum.
1. Vel adiyati dabhan.
1. Nefes Nefese koştukça güp güp diye ses çıkaranlara.
2. Fel muriyati kadhan.
2. Çarptıkça
﴾1﴿ Yemin olsun nefes nefese koşan (atlara);
﴾2﴿ Sonra çakarak kıvılcım saçanlara;
﴾3﴿ Sabahleyin ansızın baskın yapanlara;
﴾4﴿ Derken o sırada tozu dumana katanlara;
﴾5﴿ Peşinden orada bir topluluğun ta ortasına dalanlara ki!
﴾6﴿ İnsan, rabbine karşı pek nankördür.
Soluk soluğa süratle koşan, (koşarken ayaklarını) vurarak ateş çıkaran, sabah erkenden baskın yapan, orada tozu dumana katan ve düşman topluluğunun ortasına dalan atlara andolsun ki, insan gerçekten Rabbine karşı pek nankördür...
🍁1-6.Ayet🍁
Hiç şüphesiz buna kendisi de şahittir...
🍁7.Ayet🍁
Hiç şüphesiz o, mal sevgisi sebebiyle çok katıdır...
🍁8.Ayet🍁
Acaba o bilmiyor mu ki, kabirlerde bulunanlar çıkarıldığı ve kalplerdeki ortaya konulduğu zaman, işte o gün onların Rabbi kendilerinin her halinden mutlaka haberdardır...
🍁9-11.Ayet🍁