Son derece güzel bir kilitli oda polisiyesi daha.
Katili son satırlara kadar gizlemesini iyi beceriyor Ellery Queen.
Zaten kitabın içinde yazar okuyucularla iddiaya giriyor. 191. sayfaya geldiğinizde katil ile ilgili olarak bütün doneleri topladığınızdan katili bulmanız gerek diyor.
İlginç olan bir diğer husus ise, dedektiflerden birinin adının da yazarın adı olan Ellery Queen olması
Kilitli oda polisiyesi sevenlerin mutlaka okuması gereken bir roman
Çin PortakalıEllery Queen · Akba Yayınevi · 196816 okunma
Çin'den gelen, tekerlekli sandalyede yaşayan bir adam Perry Mason'a müracaat eder ve komşusunda işlenen cinayetten ötürü kendisinin adının duyulmaması gerektiğini söyler.
Komşu binasında da her şey evin hanımının boş ama kapalı bir konserve kutusu bulması üzerine başlar.
Olayları merak eden Mason komşu binaya doğru hareket eder ve olaylar gelişir.
İlk defa mahkeme sahnesi olmayan bir Perry Mason romanı okudum.
Komiser Tragg de çok iyi idi.
Mutlaka okunması gereken polisiyelerden
Ölümün YüzüErle Stanley Gardner · Akba Yayınları · 19707 okunma
"…Bu sefer yıldızpoyrazla birlikte geldi bulutlar, adanın üstünü göz gözü görmez bir karanlık örttü. Dört bir yandan ılık yeller esti, yellerin arkasından seyrek, kocaman damlalar düştü. Yoğun bir toprak kokusu sardı dört bir yanı. Kokular içinde insanı sevinçten uçuran, başını döndüren, bin yıllık cenneti bir anlık da olsa insanın yüreğinin köküne oturtup onu tadılmamış mutluluklara, yaşanmamış, görülmemiş dünyalara, renklere alıp götüren, belki de tek kokudur, yağmur başlarken aldığımız koku."
İtfaiyenin görevi, kitap gizlediği ihbar edilen evleri yakmaktır. Montag işine bağlı biridir; ancak bir görevde bütün hayatı değişir. İhbar üzerine bir adının evini basarlar. Montag kütüphaneyi devirip yakmaya hazırlanırken bir kitap, kanat çırparak ellerine iner. Titreyen belli belirsiz ışıkta ak bir sayfa tüy gibi açılır. Montag o telaş içinde tek bir satır okuyabilir: “Öğle sonu güneşinde zaman uykuya dalmıştı”. Bu satır, kızgın çelikle dağlanmış gibi yanar beyninde… Kitabı korkuyla göğsüne saklar. Ev sahibi kadın, kitaplarıyla birlikte yanmayı tercih eder ve gazyağına kibriti kendi çalar. Evine dönen Montag olayı karısına şöyle anlatır: “Bu kadının evle birlikte yanmayı göze alması için bu kitaplarda bir şey olmalı; bizim hayal edemediğimiz bir şey…” Montag, bütün gece aklında o yangını söndürmeye çalışır.
* * *
Sonra montagın yangından kaçırdığı kitabı okuduğunu gören eşi ihbar eder “kitap okuyan” Montag’ı… O da kaçar ve bir direniş örgütüne katılır. Örgüt, ormandaki ırmağın kıyısında eski bir demiryolu istasyonunda gizlenmektedir. Yazarlar, bilginler, kitapların yok edilmesine karşı direnişe geçmişlerdir. Buldukları yöntem muhteşemdir. Her bir örgüt üyesi, insanlık tarihinin önemli bir eserini ezberler. Örgüt, hangi kitabın kimin hafızasında olduğunu bilir ve baskı dönemi bitinceye kadar unutulmaması için bu “kitap – adamları korur. Her adam bir kitaptır artık; her kitap bir adamdadır. Baskının en yoğunlaştığı dönemde bile insanoğlunun direniş gücü, yazının mirasını korumaya yeter.
halksız şehirler değil kris, şehirsiz halklar
çok halklar, çok şehirsizler, çok moral bozucu
son günlerde çok kelimesini çok kullanıyorum
her yıl yeni modelleri çıkıyor melankolinin
içimden bir ses gelmiyor, hayır bazen geliyor
içimden bir ses, sesin dışarıdan geldiğini söylüyor
-iki saray odası alana bir saray odası bedava
o montu almam iyi
"Ağaçları, kuşları adıyla bilmeyen bütün insanlara okkalı bir küfür savurdum içimden. Ağaç değil onun adı; zeytin, çınar, elma, kavak…Kuş değil onun adı; güvercin, serçe, karga, saka…
İnsan değil bizim adımız; yalancı, katil, ikiyüzlü, rezil…"