Sevgili Ados;
İnsanlar artık yalnızca üç mevsimi iliklerine kadar hissederek yaşıyorlar, yaşamaya devam ediyorlar.
Hüzün, hasret, hazan...
Gerisi teferruat, gerisi büyük bir boşluk.
Eylül'ün başına bir şey gelse Ekim'den, Mayıs'ın başına bir şey gelse Nisan'dan, kendi başlarına bir şey gelse başkalarından biliyorlar.
Tevekkül etmeyi unuttukları hiç akıllarına gelmiyor.
Bir karavan ile seyahati akıl ediyorlar, hayallerini ev de unuttukları akıllarına asla gelmiyor.
Herkes birbirine ter akıtırcasına seni seviyorum diyor, kan akıtırcasına terk ediyor.
Canım acıdı, canları acısın istiyorlar!
İleride gri gökyüzünün altında otlar çimenler oradan oraya savrulup duruyor, insan yine insandan uzaklaştıkça tenha bir hal alıyor.
Aksi inkar edilemez, üç mevsim yaşayan herkes bu anlattığım hikâyeyi çok iyi biliyor.
Beynimizdeki boşluğun uğultusunu, kalbimizdeki boşluğun sessizliği dolduruyor.