Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

adyec

Erzurum
Nihayet güneş iki dağın arasında kaybolacağı zaman, son bir ışık, olduğumuz yere kadar uzandı. Toprak derin derin ürperdi. Ova yavaş yavaş saf gümüşten erimiş altın rengine, ondan da akşam saatlerinin esmerliğine geçti.
Sayfa 64 - Dergâh Yayınları
Reklam
Erzurum
Bu bir akşam saati değil, tek bir rengin türlü perdeleri üzerinde toplanan bir masal musikisiydi. Zaten güneş o kadar sakin, o kadar hareketsiz bir halde alçalıyordu ki dikkatimiz ister istemez gözlerimizden ziyade kulaklarımızda toplanmıştı. Hepimizde çok derin, çok esrarlı bir şeyi, eşyanın kendi diliyle yaptığı büyük bir duayı dinler gibi bir hâl vardı.
Sayfa 63 - Dergâh Yayınları
Erzurum
İnsanlar çalışırken ne kadar mesut oluyorlar!Yaratmanın hızı, onları içlerinde kavrayıp kurduğu zaman bu ölüm makinesi ne kadar güzel, ne temiz bir ahenkle işliyor! Sonra insanoğlu mesut olunca bütün varlık nasıl değişiyor, ölüme kadar her şey nasıl sevimli, cana yakın oluyor, hiçbir şey kendi alın teri kadar bir insanı tatmin edemez. Çalışan insan kendi varlığında hüküm süren bir ahengi bütün kainata nakleder. Hayatın biricik nizamı bu ahengin kendisi olmalıdır. Böyle olunca her şey değişir, peşinde koştuğumuz muvazeneyi buluruz. *muvazene:denge
Sayfa 60 - Dergâh Yayınları

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Erzurum
...bana insanoğlunun sadece toprakla temas ederek yaptığı bir arınmanın muzaffer, ilahî mahsulleri gibi geldi.
Sayfa 60 - Dergâh Yayınları
Erzurum
Bir kervana katılmak, bir handa gecelemek... Bir gece için tanışmak, ertesi sabah ayrılmak, hayatına bir şey katmak şartıyla görmek... Binbirgece'den Gil Blas'a kadar, eski hikayeler bu cins tesadüflerle doludur. Onlar yolculuğu zengin bir tecrübe haline getirirdi.
Sayfa 57 - Dergâh Yayınları
Reklam
Erzurum
Çünkü nağmenin kadehi kendisine boşaltılanı sonuna kadar saklıyor.
Sayfa 57 - Dergâh Yayınları
Erzurum
Mimarlık, mesela musikide, şiirde, resimde olduğu gibi bize derhal hayatı veren bir sanat değildir. Bu tecrit, daha yükseklerde dolaşır, hatırlatmadan duyguyu tatmin edebilir.
Sayfa 49 - Dergâh Yayınları
Erzurum
Gerçi bu şehri o hikayelerde bulmak mümkündü. Fakat yaşanmış hayatın sıcaklığını o dağınık hatıralardan çıkarmak çok güçtü.
Sayfa 48 - Dergâh Yayınları
Erzurum
Pek az şey bu kadar acıklı ve güzel olabilirdi.
Sayfa 48 - Dergâh Yayınları
Erzurum
Çadırın karanlığında, her yanın, her şeyin sihirli bir kimya içinde yüzdüğünü, yıldız parıltılarıyla yıkanıp temizlediğini, içten büyüdüğünü sanıyordum.
Sayfa 29 - Dergâh Yayınları
Reklam
Erzurum
Bütün akarsulara, dağlara canlı, ebedi varlıklar gibi bakardı. Sanki şiir, din, gurbet duygusu, hayat tecrübesi, birbiri ardınca yaşanmış hayatların rüyalarımızda birbirine karışmasına çok benzeyen bir yığın inanış artığı, bu dağları, dereleri onun için ilahi varlıklar yahut veliler haline getirmişlerdi.
Sayfa 28 - Dergâh Yayınları
Ankara
Ankara'da yaptığım gezintilerden dönerken çok defa bu yollarda bir sabah vakti, Evliya Çelebi'nin yanında gayet âleminden gelmiş rehberiyle konuşa konuşa yürümüş olması ihtimali benim için şehrin mazisiyle yaşadığım saati birleştiren garip bir zevk oldu.
Sayfa 23 - Dergâh Yayınları
Ankara
Yaşanmış hayat unutulmuyor, ne de büsbütün kayboluyor, ne yapıp yapıp bugünün veyahut dünün terkibine giriyor.
Sayfa 22 - Dergâh Yayınları
Önsöz
Ancak sevdiğimiz şeyler bizimle beraber değişirler ve değiştikleri için de hayatımızın bir zenginliği olarak bizimle beraber yaşarlar.
Sayfa 11 - Dergâh Yayınları
Önsöz
Manzara hakikaten güzel ve dokunaklıydı, beş on dakika bir sanat eseri gibi seyrettim. Bir gün Anadolu insanının his tarihi yazılır ve hayatımız bu zaviyeden gerçek bir sorgunun süzgecinden geçirilirse, moda sandığımız bir çok şeylerin hayatın kendi bünyesinden geldiği anlaşılır.
Sayfa 10 - Dergâh Yayınları
464 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.