Tasavvuf Büyüklerinin Hayatlarından Örneklerle Tevbe
ABDULLAH B. MÜBAREK Zâhidlerin efendisi ve evtâdın rehberi Abdullah b.Mübârek Mervezî (r.a) sûfiler ve zâhidler zümresinin saygı gösterilen zatlarındandı, tarikat ve şeriatın bilcümle hâllerine ve sebeplerine vâkıf bulunuyordu. Asrında vaktinin imamı o idi. Birçok şeyhlere yetişmiş ve onların sohbetinde bulunmuştu. İmam-ı Âzam Ebu Hanife (r.a)ile
Sayfa 141Kitabı okudu
• Biri, ilim sahiplerinden birine gitti. Bana yararlı bir söz söyle dedi. O bilgi sahibi de ona şu cevabı verdi:"Bana göre sen, pislik içine düşmüş, her yanı o pisliğe belendikten sonra kokucu dükkânına giden ve 'Bana koku sür.' diyen biri gibisin." Bu durumda kokucu ona şöyle söyler: "Git, önce bir sabun al... Kendini ve elbiseni iyice yıka, koku sürünmeye sonra gel." Ben de sana şöyle diyorum: "Sen, nefsini günah kirleri ile batırmışsın. Git, hasret sabunu al. Nedâmet kilini de bul. Sonra, tövbe suyunu ara. Dışını ve içini korku suyu ile temizle. Ümitle cürüm pisliklerini gider. Beğenilmeyen işlerden beri dur. Sonra,zühd ve takvâ hamamıma gir. Doğruluk ve sâfiyet suyu ile de iyice yıkan. İşte, bundan sonra gel ki, sana mârifet kokusundan vereyim." (Ahmed er-Rifài, Onların Alemi, 9. Hadis-i Şerîf, s. 146-147)
Reklam
Her yaptığımız güzellikte biz Allah'a yaklaşıyoruz. Fakat o işi kendimizin yaptığını zannettiğimiz an Allah'tan uzaklaşıyoruz. Yapan yaptıranın O olduğunu idrak ettiğimiz an, yanaşıyoruz. Hârun Reşid'in eşi, bütün Mekke-Medine su yollarını yaptırmış. Rüyasında, öldüğü zaman onu cennette görmüşler. Gören kişi, "Tabii ki siz cennettesiniz, çünkü Mekke-Medine su yollarını siz yaptırdınız." dediğinde: "Hayır" demiş, "Ben yaptıklarımı anlatırken o sevabı kaybettim, o sevap günaha döndü. Ama bir gün ezan okunurken müziği susturdum ki, o da Allah'ın çok hoşuna gitti." Görülüyor ki "Ben" kelimesi günahların en büyüğüdür."
Ken'an er-Rifâî'nin çok hoş bir sözü vardır: "Aff-ı ilâhî günaha âşıktır." der. Tabii ki kusurlu olmak, bize kul olduğumuzu öğretir. Boynumuzu büker. Hani Hz. Mevlânâ'ya bir adam getirilmiş ve demişler ki: "Ey Mevlânâ, biz bu adamda Allah'ın hoşlanmadığı hiçbir hâl görmedik. Buyurun, alın, size evlat olsun. Sizin gibi bir sultana yakışır." Hz. Mevlânâ ise "Keşke kusur işleyip de gelseydi. Şimdi, 'Her şeyi ben bilirim.' diyecek. Ben ona ne öğretebilirim ki?" buyurmuş.
Adem Aleyhisselâm gibi: "Ya Rabbi, nefsimize zulmü biz yaptık." diyerek inle! Ya Rabbi! Afvine (affına) lâyık görürsen lütfetmiş olursun. Yoksa benim lâyığım cehennemdir. Duasında tazarru' (kendi kusurlarını görüp kibirden vazgeçip tevazu ile yalvarmak) ve nâle ettiği (inlediği) cihetle Allah tarafından afv(af) hil'atıyla (kaftanıyla) taltif (iltifat) olunur. Eğer sen de o nesilden isen, tevbeye gel, aczini itiraf eyle,nâleni (inlemeni) artır! Gufrâna (Allah'ın günahları affedip rahmetiyle örtmesi)mazhar oluncaya kadar inle, başını secdeden kaldırma! Ola ki Hudâ hâl-i perişânına merhamet nazarıyla bakar da afveder (affeder). O nazar dolayısıyla güzelleşir, günahlarından arınırsın. Hakk'ın zâtı tamamıyla lütuftur. Kahır, senin zâtındandır. Şüphe yok ki o afet kendindendir. Zulüm ettinse, kendine kendin ettin. Kış olan tarafa gittinde onun için döndün. Hak Teâlâ sana "O tarafa gitme! Bizi tut, başka yere gitme!" diye emretti.? (Sultan Veled, Küpten Sızan Sırlar, s. 305 beyit 2560-2569.)
Tasavvufta Tevbe
Tövbe Allah'ın kuluna, kulunun da O'na dönmesidir. Allah'ın kuluna dönmesi ona tövbeyi nasip etmesi, kulun Rabb'ine dönmesi işlediği günahtan ve yaptığı kötülükten dolayı O'ndan af dilemesidir. Ebû Hafs, "Tövbe O'ndadır, O'ndandır." derken bunu kasteder. Tövbe kulun Allah'a dönüşüdür, ancak bunu kula nasip eden ve onu buna muvaffak kılan Allah'tır (Kuşeyrî, s. 254, 262).
Reklam
Tasavvufta Tevbe
Bazı sûfiler tövbe makamından önce yakaza/intibah menzilinden bahseder. Yakaza (mânevi uyanıklık) salikin içinden gelen bir etkiyle silkinerek gaflet ve gevşeklik hâline son vermesi, kendine gelmesi, aklını başına toplaması, tövbe ve istiğfar etmesidir; yakaza makam değil haldir içten gelen bir kıpırdanma olmadan bir insanın ciddi ve samimi bir şekilde tövbe etmesi mümkün değildir. Sâlik bazen dış sebeplerden etkilenerek intibaha gele- bilir. Yakaza tövbenin temeli, tövbe yakaza hâlinin sürekli ve kalıcı bir duruma gelen şeklidir. Hücvirî, hatâdan doğru olana, doğru olandan daha doğru olana ve nefisten Hakk'a dönme şeklinde üç türlü tövbenin bulunduğunu belirttikten sonra birincisine avamın,ikincisine havassın tövbesi der ve üçüncüsüne muhabbet derecesindeki tövbe adını verir.
Tasavvufta Tevbe
Tövbe tasavvufta çeşitli şekillerde tarif edilmiştir. Bu tarifler tövbenin yönünü ve niteliklerini göstermesi bakımından önem taşır. Sehl et-Tüsterî, "Tövbe kulun güna- hını unutmamasıdır." derken, Cüneyd-i Bağdâdî tövbeyî, "Kulun günahını unutmasıdır." şeklinde tarif etmiştir. Sehl'in tarifi henüz sülûkün başında olan ve günaha bulaşması ihtimali bulunan müridlerle, Cüneyd'in tarifi, Al- lah'ın büyüklüğü düşüncesine dalan ve O'nu zikretme hâlinde bulunan hakikat ehli ve âriflerle ilgilidir. Cüneyd'e göre kulun tövbeden önceki günahkâr olma durumu cefâ hâli, tövbeden sonraki durumu ise vefâ/safâ hâlidir. Allah bir kuluna tövbe etmeyi nasip ederek ona yakınlığını lütfederse bu halde kulun aklını geçmişte işlediği günahlara takmaması, onları unutup sadece Allah'ın nimet ve ihsanlarını düşünmesi gerekir (Kelâbâzî, s. 92;Kuşeyri,s. 259; Hücvirî, s. 381). Günahlardan ve kötülüklerden tövbe edenle hatâlardan ve gafletten tövbe eden, amel ve ibâdetleri dikkate alıp bunları gözünde büyütme hâlinden tövbe edenler birbirinden farklıdır.
Bilgi..
Kur'an-ı Kerim'de tövbe kavramı seksen sekiz yerde geçmekte, otuz beş yerde Allah'a, diğerlerinde insanlara nispet edilmektedir (M. F. Abdülbâki,el-Mucem, "tvb"md.).
Hadislerle Tevbe
Sa'id İbn Cübeyr (r.a) anlatıyor: "İbn Abbas'a (r.anhüma), Bir mümini kasten öldürenin tevbesi makbul olur mu?' diye sordum da bana 'Hayır!' diye cevap verdi. Ben de kendisine, Furkân Sûresi'ndeki, 'Onlar ki Allah'ın yanında başka tanrı tutup ona yalvarmazlar, Allah'ın haram kıldığı cana kıymazlar... Ancak tevbe eden, inanıp, yararlı iş işleyenlerin, işte Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah bağışlar ve merhamet eder.' (Furkân, 68-70) âyetini okudum. Bana şu cevabı verdi: 'Senin okuduğun âyet Mekke'de nâzil olmuştur. Onu Medine'de nâzil olan 'Kim bir mümini kas- ten öldürürse, cezâsı, içinde ebedî kalacağı cehennemdir...' (Nisa, 93) âyeti neshetmiştir." (Buhârî, Tefsir, 96; Müslim, Tefsir 16)
48 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.