_Psikolojik Harp_ İkna, Hipnoz, Büyü, Algı...
_Psikolojik harp, dünyanın en güçlü silahıdır. İnsan zihnini biçimlendirme sanatıdır. Aldatmadır, hiledir, düşünceleri manipüle etmek ve zehirlemektir. Düşmanı suya götürüp susuz getirmektir. Var olmayanı varmış gibi göstermek, var olanın zihinlerde reddedilmesini sağlamaktır. Başkalarının etkisi altında oldukları halde kendi iradeleriyle hareket
Sessiz bir gecede yaşıyorum herşeyi, sesizlik bu dünya"da en güzel duygudur.Sesizlik sadece cansız varlıklara ait değildir bazı sesizlik içinde varolan eşyalarımız bizimle konuşmasını isteriz hemde o kadar çok iseteriz"ki ve bizimle bir ömür boyunca olmasını.Bir düşünün isterseniz sizin bu dünyada sessiz cansız var olan hangi varlık
Reklam
kangren bir kol gibi kesip attığınız hisler, kuyruğu kopmuş kertenkele gibi kendini tamamlayabiliyor bazen. bu bıçağın aczi. suya eğilir gibi aynalara dönüp yüzümü; savaşmaktan, dövüşmekten, sevişmekten yorulan bir kadına bakıyorum. birkaç asır uyusa dinlenecek gibi. birkaç asır sussa, birkaç asır sevmese, sevilmese, kimse ona vurmasa, gardını
15.00
Yaşarken akan zamanın şahitliği vuruyor beni. Hayatımın 23.senesi bilmem kaçıncı gününün aydınlığında oturup ne kadar yorulduğuma bakıyorum, bir yanımda kurmaktan kendimi alamadığım hayallerim.. Yağmurun elinden tutup park park gezmek ve o dönmek isteyene kadar orda kalmak gibi mesela.. Yorulana kadar yürümek,bir ağaca yaslanıp okumak kitabımı.. avazım çıktığı kadar bağırmak..
O KADER GÜZEL
Elleri titreyen yaşlı bir ressam, koltuğunun altında boyaları ile zeytin ağaçlarının altında nereyeyse bilmem hızlı hızlı yürürken, ayağı takılmış da erik rengi boya dökülmüş, dünya yemyeşil olmuş gibi. Uzun duman saçlı, beyaz entarili, ayağı sandaletli, iki dünya arasına sıkışmış bir hayaletin sırtını görüyorum sanki! Dönüyor, bana doğru
Ağaca Bağırmak
Solomon adalarında yaşayan yerlilerin ilginç bir ağaç kesme yöntemi olduğunu biliyor muydunuz? Elektronik testere gibi teknolojik nimetlerden mahrum olan yerliler, baltayla kesemeyecekleri kadar kalın bir ağacı üfleyerek deviriyorlarmış… Evet, yanlış duymadınız, üf-le-ye-rek. Baltayla deviremeyeceklerini düşündükleri ağacın karşısına hep birlikte dizilip bir ağızdan ağaca kötü sözler fısıldıyorlarmış. Bunu yaparken her bir ağacın içinde bir ruh taşıdığına inanıyorlarmış. Kötü fısıltıların bu ruhu güçlendirip ağacı terk etmesini bekliyorlarmış. Ve haklı da çıkıyorlarmış. Bir süre sonra ağaç kurumaya yüz tutuyor, ardından da devriliyormuş… İnanamayabilirsiniz… Ancak Solomon adası yerlilerinin ağacın içinde farz ettiği ruhun insanlarda da olduğuna bir inanabilsek… Ve onları baltadan çok kötü sözlerin devireceğine… Söz baltadan daha yaralayıcı olmalı… nlphaber.com/nlphaber-yazarl...