Öz bilinç biraz fazla vurgulandığında kibir, biraz az vurgulandığında da ağırbaşlılık gibi görülür.
Hayat karşısındaki bütün ağırbaşlılığım sadece tembel olduğum șüphesine dayanıyordu. Sonunda bu ağırbaşlılık, bu noktada kendi kendimi tembellik suçuna karşı bir savunma denemesiyle harcanmış oldu; çünkü tembelliğimin hiçbir zaman değişmeyeceğini yavaş yavaş anlamaya başlamıştım.
Reklam
Yalnızca gerçekten acı çekenler tam anlamıyla bir ağırbaşlılık sergileyebilirler.
Öfke kuvveti haddi aştığında ona "tehevvür: düşüncesizce atılganlık", noksan olduğunda "korkak" ve "hamiyetsiz" denir. Fazla ya da eksiz olmayıp itidal üzere durduğunda ise "şecaat" denir. Şecaatten; kerem, üstün himmet, cesaret, hilim, soğukkanlılık, ağırbaşlılık, öfkeyi yenmek ve bunun gibi huylar doğar. Tehevvürden; boş konuşma, ucb, kibir, sert davranış, kendini övme, tehlikeye atılma gibi huylar peyda olur. Öfke kuvveti noksan olduğunda ise ondan; kendini aşağılama, çaresizlik, çırpınma, feryat etme ve dalkavukluk ileri gelir.
Sayfa 21
Bazı sözler vardır, oğlum Hidayet, insan onlarsız edemez. Ölü noktaya gelmiş olan bir oyun, onlarla birden canlanır; akıcı, sürükleyici bir duruma gelir. Cümlelerin üstüne bir ağırbaşlılık gelir; seyredenler neden olduğunu bilmeden birden duygulanır. Oysa insan kendisine ait gizli bir kötülüğü, can sıkıcı bir küçüklüğü farketmiştir tam o sırada; içinden, yüzünü buruşturur.
Bulvar tiyatrosu ile avangard tiyatronun birbirine karşıt portreleri bizzat oyundan çıkarılabilir: Bir yanda teknik açıklık ve beceri, neşe, hafiflik ve davranışlarda serbestlik gibi ‘’Fransızlara özgü’’ nitelikler vardır; diğer yanda ‘’gösterişli bir sadeliğin ardına gizlenmiş iddia’’, ‘’takdimdeki blöf’’, ciddiyet zihniyeti, mizah yoksunluğu ve sahte ağırbaşlılık, anlatımdaki ve dekorlardaki keder (’’ne derseniz deyin, siyah perdeler ve iskele kesinlikle işe yarıyor’’). Özetle, karşıtlığın bir tarafında, ‘’hafiflikten korkmayan’’, neşeli, keyifli, canlı, sıkıntısız, hayatta-nasılsa-öyle addedilen yazarlar, oyunlar, konular ve sözler vardır, diğer tarafında ise ‘’düşünceye dalmışlar’’, yani kederli, sıkıcı, sıkıntılı ve karanlık olanlar. ‘’Biz kıçımızla güleriz, onlar düşünür’’. Bu karşıtlık aşılamaz, çünkü ‘’entelektüeller’’ ile ‘’burjuvaları’’ görünürde en çok ortaklaştıkları çıkarlarında bile ayırmaktadır.
Sayfa 156Kitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.