Sevmek, anlamak, ağlamak...
Şu bi gerçek, sevmenin ağlamayla kesin bir ilişkisi var... Bugün Istiklâl marşı için çıktığımızda da, 100 yıl logosunun sonsuzluk ve hilâl şekliyle yazılmış olduğunu görünce de, Şu virüs yüzünden ne kadar riske girseler de özveriyle çalışan, bizlere hakkı geçen sağlıkçı, polis, öğretmen, kargocu vs. düşündüğümde de, Şimdi tüm iyi niyetli insanlarla birlikte, en sevdiklerime, bildiğim, bilmediğim tüm sıkıntılarına can-ı gönülden dua ederken de, Yaradanı, yaratılmışları, şaşırtan ama şaşmayan düzenle süregelen kainatı tefekkür, hayranlık içinde izlerken de Aczime rağmen, kendimi güçlü hissetsem de gözyaşlarıma engel olamıyorum. Evet, biri vatan coşkusuyla, biri minnetarlıkla, biri kullukla, biri özlemle, biri şefkatle, biri üzüntü ile ama ille de Sevgiye, sevmeye hem de herbişeyi sevmeye, ince düşünmeye, empatiye bağlı gözyaşları... Yani anlamak ağlatıyor insanı... Hassas insanlar için bu dünya, zor bir dünya...
Anlatamadığı şeyler ağlatıyor insanı...
Reklam
Her şeyi tek başına halletmiş olma güçlülüğü, insanı bazen bir bankta hüngür hüngür ağlatıyor. Ardından, bir kedinin başını okşarken bile mahzun bakıyorsun etrafa. Çok güçlü olmak da yenilmektir bazen. İnsan bazen, en dik yokuşları aşıp bir düzlükte yere yıkılabilir. Olabilir.
Denize karşı sarı bir akşamüstünde..
denize doğru çekiyor eylül koşuyorum sonbaharın renkleriyle alaycı soğuklar çiçekleri ağlatıyor ağaçların savaşı boşuna görkemli çınar direniyor sevgiyle açılan kolları
- Düşünsene daha anlatamadığı şey ağlatıyor insanı...
Her şeyi tek başına halletmiş olmak insanı bazen bir bankta hüngür hüngür ağlatıyor. Çok güçlü olmak da yenilmektir bazen.
Reklam
866 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.