Evet bir şeyler eksik ve ben o eksiklikle yaşayamıyorum, özgürlüğün bedeli yalnızlık olmamalı. Hiç kimseden, hiçbir şey beklememek, başını kimsenin omuzuna dayayıp ağlayamamak, kaskatı olmak, duygusuz görünmek... Bu mu, özgürlük bu mu olmalı?
" Ağlamak, uğradığımız felaketlere karşı vücudumuzda kalan son kuvvetin bir feryadıdır . Ağlayamadığımız zamanlar, biz de o kuvvetin de mahvolduğu vakitlerdir ki, onun yerine alan dokunaklı bir sessizlik en şiddetli acıyla dökülen gözyaşlarından daha yürek sızlatıcıdır. "
Ağlamak, uğradığımız felaketlere karşı vücudumuzda kalan son kuvvetin bir feryadıdır. Ağlayamadığımız zamanlar bizde o gücün de mahvolduğu vakitlerdir ki onun yerine kaim olan acılı bir sükûnet, en şiddetli acıların hasıl ettiği göz yaşlarından bile daha yakıcıdır.
Yalnızlığın ayrıcalığıydı bu; insan kendi başına olduğunda istediğini yapabilirdi. Kimse görmediğine göre ağlayabilirdi. Ve İngiliz-Hint toplumunda Peter'ı mahveden şey -kırılganlığı, açık yarası- işte buydu; doğru zamanda ağlayamamak ya da gülememek. İçimde var bu benim, dedi kendi kendine, gözyaşlarında eriyip kaybolabilecek posta kutusunun yanında dururken.