YAZ YAĞMURLARI AKASYALAR
Yaz yağmurlan, akasyalar
Gibi açtınız, siz, ne denli
Eski sancıydınız, duyardım
Duymadan, bakardım bakmadan,
Görmeden görürdüm sizi, hep
Sise bulanmış gibiydiniz,
Babıali öyle bir yokuştur ki, alt başından çıplak girenler üst başından arabayla çıktıkları gibi, arabayla alt baştan girip üst baştan donsuz çıkanlar da çok olur.
"iggy, geleceğini bilmiyordum." dedi annesi.
"(...) başka nereye gideceğimi bilemedim. sabahım korkunç geçti."
"ah, tatlım." dedi kadın, yüzünde anlayış dolu ifadeyle. o kadar uzun zamandır ig'e şefkat gösteren olmamıştı ki bir anda dizleri tutmaz oldu. dengesini kaybedip yere düşeceğini zannetti.
"bana korkunç şeyler oluyor, anne." dedi çatlayan bir sesle. sabahtan beri ilk kez gözleri yaşla doldu. ama ağlamadı.
"ah, tatlım," diye tekrarladı kadın. "niye başka bir yere gitmedin?"
"efendim?"
"artık senin sorunlarını duymak istemiyorum."
Ağacın ışığını kısarak
Girer evine, som gümüş bir ay
Gökte, çitin döndüğü yol, kırık
Taşlar kasımpatıları. Bir tüy
Gibi akşamın esintisi, nem
Kokulu gece, kilimle sedir,
Oda içleri. Geri dönemem,
Ah, bu yolculuk bitmez nicedir !
Merhaba. Selahattin Enis'ten okuduğum ikinci kitap oldu Mahalle.
Rüştü cepheye asker olarak gider. Karısı Semahat'ı ve oğlu Turhan'ı geride bırakmak zorundadır. Askerde pek çok çarpışmaya giren, 18 yerinden yaralanan Rüştü, sadece bir gün karısı ve çocuğuna kavuşacağı günü hayal edebildiği için hayata tutunabilmiştir.
Terhis