Mrs. Weasley herkesi şaşırtarak Fred'le George'u yakaladı. Öyle sıkı sıkı sarıldı ki, başları birbirine vurdu.
"Ahh! Anne- bizi boğuyorsun-"
"Gitmeden önce sizi payladım!" dedi Mrs. Weasley, hıçkırarak ağlamaya başlayarak. "Hep bunu düşündüm! Ya Kim-Olduğunu-Bilirsin-Sen sizi yakalasaydı? Ya 'Yeterince S.B.D.'niz yok' lafı size söylediğim son laf olsaydı? Ah, Fred... George..."
Monna Rosa, siyah güller, ak güller
Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Monna Rosa siyah güller, ak güller
Ulur aya karşı kirli çakallar
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
Sabah kahvaltı masasına ilk gelen o oldu. İç geçirerek yerine oturdu, aldığı her lokma midesini kaldırıyordu.
''Yine yapayalnızım,'' diye düşündü, ''her zaman yalnızım!.. Sabahları ben büroya giderken onlar tiyatrolardan, danslardan yorgun düşmüş, keyiflerini bozmadan hala tembelce uyumakta olurlar... akşamları eve döndüğümde çoktan eğlenmeye çıkmışlardır, orada bana gereksinimleri yoktur... ahh... ah para, şu lanet olası para bozdu onları... para onları bana yabancılaştırdı... Benim akılsız kafam, onca parayı kazanacağım diye canım çıkarken ben kendi kendimden çalmışım, kendimi yoksullaştırmışım ve onları kötü olmasına neden de benim... elli anlamsız yıl boyunca canımı dişime takarak çalıştım, tek bir boş günü bile kendimden esirgedim ve şimdi yapayalnızım işte...''
Gittikçe sabırsızlanmaya başladı. ''Niçin hala gelmedi... onunla konuşmalıyım, ona... buradan gitmek zorunda olduğumuzu söylemeliyim, derhal... niçin gelmiyor... herhalde daha yorgunluğunu atamamıştır, iç rahatlığıyla mis gibi uyuyordur, benimse yüreğim yırtılıyor, ah sersem kafam... Annesi de saatlerce bakımıyla uğraşır, banyoya girer, ütüsünü, manikürünü, saçlarını yaptırır, on birden önce aşağı inmez... bunda şaşılacak bir yan var mı?.. bu koşullarda bir çocuk ne yapar? Ah para, lanet olası para.''
Acı, ızdırap, esef, özlem, üzüntü, öfke, keder, feryat, figan... Dilimize Farsça'dan geçmiş olan kelime ayrıca beddua manasında da kullanılmaktadır.
"Ah'lar ağacı/Didem Madak" (Burada kitaptaki alıntıyı değilde ilk aklıma geleni yazdım)...Ahh ah.