“Biz Çalıkuşu Nesliyiz!” Ekim 2024, Prof. Dr. Günay Kut
Çok meraklıydım zaten. Sözlük okurdum akşamları. ... Romantik çağın çocuklarıyız. İdealist ve hayalperesttik. Hayallerimizin peşinden koşuyorduk. ... Anneannem de çok enteresan bir kadındı. Halk hikâyelerine meraklıydı. Bize Trabzon şivesiyle hikâye anlatırdı. Ablam o hikâyelerin altı tanesini bastı. ... İnsan gördüğüyle büyür… Nadir Kitap/ Blog *** Röportajı okuduktan sonra aklıma orta okula ilk başladığım sene geldi. Yıllık ödev almıştım Türkçe dersinden. Ödevimin konusu Halk Hikayeleri. -Mahalle dışında bir okula giden ilk çocuktum. (İki ablam ilk okuldan sonra maalesef cahil yönlendirmelerle okutulmamıştı. Fakat sonrasında gittikleri kursta isyan çıkararak "başka çocukların aklını çeliyorlar, gelip alın çocuklarınızı" denerek kovulmuşlardı. İyi ki kovulmuşlar. Şimdi ikisi de ve diğer kardeşlerim de lisans hatta lisansüstü başarılarıyla güzel, olmak istedikleri yerlerdeler.)- Halk hikâyeleri konusunu öyle yanlış anlamıştım ki; mahellemizde en yaşlı komşularımıza gidip hikayeler anlattırmıştım, biraz da kendimden cümleler katarak altı halk hikayesi yazmıştım. O zamanlar yıllık ödevler için kapak resimleri yapardık. Süsler sunardık öğretmenimize. Öyle de yapmıştım. Şimdi hayıflandığım şey, belki çok iyi bir not almamıştım ödevden, ama keşke, ah keşke o dosyayı öğretmenden alıp en azından bir fotokopi yapsaydım. Bir kibrit çöpünü bile saklayan ben bunu akıl edemeyişime üzülürüm.
Ah benim asma yaprağı kaderli anneannem. Başkalarına gölge, kendine gölgesizim. Sevdiklerinin yükleriyle dolu bir yüklük gibiydi. Yüklendiklerinin altında iki büklüm kaldı hep, bir oh diyemedi.
Sayfa 101Kitabı okudu
Reklam
Ah o enerji!
Anneannem öğlene kadar aralıksız çalışır, eğer öğle hava bozuk değil ise tezgahını kapının önüne açar.
Ah benim asma yaprağı kaderli anneannem. Başkalarına gölge, kendine gölgesizim. Sevdiklerinin yükleriyle dolu bir yüklük gibiydi. Yüklendiklerinin altında iki büklüm kaldı hep, bir oh diyemedi.
Ah benim asma yaprağı kaderli anneannem. Başkalarına gölge, kendine gölgesizim. Sevdiklerinin dertleriyle dolu bir yüklük gibiydi. Yüklendiklerinim altında iki büklüm kaldı hep, bir oh diyemedi.
Sayfa 101Kitabı okudu
Hastaneye vardık. Anneanneme sarıldım, yanaklarından öptüm, kokusunu içime çektim. “Anneanne ölmeyeceksin değil mi?” diye sordum. “Sen ölürsen ben yapayalnız kalırım. Ve biliyorsun yalnızlık berbat bir şey. Lütfen ölme! Biz muhteşem bir ikiliyiz. Ölmeyeceksin değil mi?” Anneannem soğumuş parmaklarıyla elimi sıktı, bana sevgiyle baktı. “Ah Rüstem Bey,” dedi. “Ben sensiz ölür müyüm hiç?”
Reklam
97 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.