Hz. İbrahim’in ateşe atılacağını duyan Sara boş durmadı, babası hükümdar Haran’a koştu:
-Ey sevgili babam, dedi. Uçan kuştan kıskandığın kızın Sara’nın başına dünya yıkıldı. Çünkü gönlüm altı senedir İbrahim’dedir. Kalbimi kaptırdığım erkeği kurtar. Sen bir hükümdarsın. Nemrud’a çık ve İbrahim’e şefaatçi ol.
- Bunu sen söylemesen de yapmak isterdim ey güzel kızım. Fakat ben küçük bir ülkenin hükümdarıyım. Nemrut bana gazap eder. O yeryüzünün en kudretli zalimidir.
- Zalimi mi? Sanırım yanlış işittim.
- Doğru işittin, evet zalimdir Nemrut.
- Bana onun Rabbliğini öğreten, tanıtan sendin halbuki.
- Yanılmışım ey Sara. Şunu bil ve inan ki, Hazreti İbrahim’in Rabbinden başkası yoktur. O Allah pek güzeldir, pek sevgili ve hoştur. Kudretli, adaletli ve şefaati sonsuzdur.
- Ah beni yaktın babacığım. Bunları bana daha önce niçin söylemedin? Boş bir inanç uğruna İbrahim’i ve kalbimi yıllarca üzdüm.
- Ben de henüz yeni uyandım.
- Peki ya İbrahim ne olacak? Onu nasıl kurtaracağız?
- Güvenle bekleyeceğiz. Hazreti İbrahim’in Rabbi, muhakkak ki ona şefaat edecektir.
- Ya yanına almaya kalkışırsa?
- Hayır. Hazreti İbrahim, vazifesine henüz yeni başladı. Bu vazife bitmeden yeryüzünden ayrılamaz…