"AH DOKTOR!!! NEVRİM DÖNÜYOR, DÜNYA DÖNMÜYOR!!"
Tıkır tıkır, tıkır tıkır... Tahta beşik sallar gibi. Bir, iki, üç, dört, beş.. On ikiye kadar. Sonra bir dakika susuyor, yeniden başlıyor.
Ah o hidrofor yok mu?! Delireceğim uykusuzluktan...
..............
Bahçeli, iki katlı, müstakil bir evde doğdum ben. Babamın kendi elleriyle
*Sahne1(Tanışma)
Sylvia'nın eserlerinin de ilk olarak Ariel'i incelemeye karar verdim. Benim için Plath gibi bir kadını, eserlerini yazıya dökmek incelemek tıpkı onu anlayabilmek gibi zordur... Genel olarak kitabı birilerine önerdiğim de olumsuz eleştirilere denk geldim. Bu nedenle Ariel ile tanışma zamanımdan biraz bahsetmek istiyorum. Kitaba ilk
*Ağlamak isterdim. Yazık ki kalbimi bir çölden daha çorak hissediyordum.*
*"Seven bir ruh, gönüllü olarak itaat etmekten mutluluk duyar; ancak hiçbir şey huzuru aşksız bir itaat kadar gölgeleyemez."*
Arka Kapak..
Nobel ödüllü yazar André Gide’in Pastoral Senfoni’si, okura birden fazla dünyanın kapılarını aralayan, huzur arayan,
(Ah, baba... babacığım... Ne olur bir kere, bir kerecik olsun bana, yüzüme, sarı kanaryam deyiverseydin...) Gözlerimden yaşlar süzülüyor, ağlamak istemiyorum... ağlıyorum...(Ah, baba, ne olur bir gün olsun, yüzüme, bana, sarı kanaryam deseydin.)