Fikir Arkadaşı
Okur okur, kitaplarda yazılan şeyleri hakikat zannederek kafasına yerleştirirdi. Hayata bakmalı, hayata; kitaplarda bir şey yok... Kim bilir, belki biz de evimizde okuyoruz... Fakat hayat büsbütün başka... Etrafı ve zamanı kollamalı... Vakti geldiği zaman ben ondan daha fedakârca ortaya atılırım... Kafamdaki bir fikir uğruna kanımı son
YKY - 17.Baskı / Kasım 2017Kitabı okuyacak
Küçük Pierino yüzünde büyük bir gülümseme ile okuldan eve döner. Annesi; "Ah! Canım çok mutlu gözüküyorsun. Okuldan hoşlanıyorsun demek ki, öyle değil mi?" der. "Saçmalama Anne," diye yanıtlar çocuk. "Gitmekle, geri gelmeyi karıştırmayalım.”
Reklam
ÇOCUK VE RESİM
Bir çocuk resim yapıyor: Tutup ebemkuşağını sermiş önüne Ve o asil beyazlığa eğmiş başını, Kalemleri, yeşil, mavi, sarı... Düşürmüş de kaküllerini bir masal beldesine, Huzura şekil veriyor incecik parmakları... Bir çocuk resim yapıyor: Uzun kirpikleri geziniyor mor dağlarda, Ufukta gülüp duruyor alev saçlı bir güneş, Barışın gökçek maviliğinden kuşlar geçiyor, Küçük yüreğinin sevgisi serpiliyor toprağa Yamaçlardan beyaz papatyalar açıyor... Bir çocuk resim yapıyor: Bir dere geliyor sonsuzluktan, akıyor sonsuzluğa, Dirliğe boy alıyor kıyısında çimenler... İki ağaç baş başa seyrediyor gökleri, Yanağından pembeler dökülüyor çocuğun, Cömert bir yağmur gibi suluyor çiçekleri... Ah çocuk canım çocuk, Gel şu dünyayı kirli libasından soy! Düşleri nakışlı çocuk, elleri hünerli çocuk, Resminin bir yerine beni de koy...
Bir yüreğin çöküşü
Sabah kahvaltı masasına ilk gelen o oldu. İç geçirerek yerine oturdu, aldığı her lokma midesini kaldırıyordu. ''Yine yapayalnızım,'' diye düşündü, ''her zaman yalnızım!.. Sabahları ben büroya giderken onlar tiyatrolardan, danslardan yorgun düşmüş, keyiflerini bozmadan hala tembelce uyumakta olurlar... akşamları eve döndüğümde çoktan eğlenmeye çıkmışlardır, orada bana gereksinimleri yoktur... ahh... ah para, şu lanet olası para bozdu onları... para onları bana yabancılaştırdı... Benim akılsız kafam, onca parayı kazanacağım diye canım çıkarken ben kendi kendimden çalmışım, kendimi yoksullaştırmışım ve onları kötü olmasına neden de benim... elli anlamsız yıl boyunca canımı dişime takarak çalıştım, tek bir boş günü bile kendimden esirgedim ve şimdi yapayalnızım işte...'' Gittikçe sabırsızlanmaya başladı. ''Niçin hala gelmedi... onunla konuşmalıyım, ona... buradan gitmek zorunda olduğumuzu söylemeliyim, derhal... niçin gelmiyor... herhalde daha yorgunluğunu atamamıştır, iç rahatlığıyla mis gibi uyuyordur, benimse yüreğim yırtılıyor, ah sersem kafam... Annesi de saatlerce bakımıyla uğraşır, banyoya girer, ütüsünü, manikürünü, saçlarını yaptırır, on birden önce aşağı inmez... bunda şaşılacak bir yan var mı?.. bu koşullarda bir çocuk ne yapar? Ah para, lanet olası para.''
Sayfa 136Kitabı okudu
Kavun
Çaldım... Yo yo balon değil, kavun çaldım. O yıl, birinci sınıftan ikinci sınıfa geçtiğim yaz çaldım. Ah ah, boyuma uygun kavun çalsaydım ya, şöyle iki kiloluk, çok çok iki buçuk kiloluk. İstikamet Eczanesi'nin az ilerisindeki manav dükkanının önüne kavun sergisi açmıştı. Ne kavunlar, ballı kavunlar, şekerli kavunlar, ikinci dilimini
Bilgi YayıneviKitabı okudu
Nasıl başladı, ne vakit başladı, bilemiyorum. Ama ilk belirtiler, dokuz yaşımda iken patlak verdi. Misafirlerle bahçede oturuyorduk. Yaşlı bir zat saati sordu. Aksi gibi, kimsede saat yoktu. Eniştem içeri, saate bakmaya koştu. Ben o aralık: “Üçü yirmi geçiyor” diyivermişim. Bu tutturuşa, önce kimse şaşmadı. Boğazda, geçen vapurlara bakıp zamanı
Reklam
153 öğeden 141 ile 150 arasındakiler gösteriliyor.