ah ! Diyojen : )
bir gün bir adam O' nu zengince döşenmiş bir eve soktu ve şöyle dedi : ' sakın yerlere tükürme' . canı tükürmek isteyen Diyojen , adamın suratına bir balgam attı ve ona , bulduğu tek pis yerin orası olduğunu ve oraya tükürdüğünü haykırdı.
Ah diyojen ah
Marcus Aurelius, "Acı, acı hakkındaki canlı düşüncedir. Bu düşünceyi değiştirmek için irade gücü göster, onu silkip at, şikâyet etmeyi bırak; acı kaybolup gidecektir,"
Sayfa 37 - Kültür yayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Tanrım, bana değiştiremeyeceğim şeyleri kabullenmek için kuvvet, değiştirebileceğim şeyler için cesaret ve bu ikisini birbirinden ayırmak için akıl ver."
Sayfa 46 - Destek YayınlarıKitabı okudu
“Yalakaların eline düşmektense kargaların eline düşmek yeğdir. Yalakalar insanı canlıyken yerler ”
Ah Mitya
Sizinle şu anda konuşan soylu bir insandır, en soylu kişilerden biridir. Ve en önemlisi (bunu asla gözden kaçırmamanız gerekir) bir sürü alçaklık yapmış, ama her zaman şimdi olduğu gibi bir varlık olarak soylu kalmış; yani içten, yürekten soylu olan bir varlık olarak kalmış... anlıyor musunuz, nasıl anlatacağımı bilemiyorum... Zaten ömrüm boyunca susadığım şey, uğrunda acı çektiğim şey bu soyluluktu. Bir bakıma yalnız bu soyluluk uğruna acı çekmiş, Diyojen gibi elde fenerle her yerde onu aramış, öyleyken bütün ömrünce yalnız alçakça davranışlarda bulunmuş, yani hepimiz gibi baylar, hepimiz gibi delilikler yapmış... Daha doğrusu yalnız ben öyle yapmışımdır baylar, herkes değil, yanlış söyledim. Bir ben böyle yapmışımdır. Bir tek ben! Başım ağrıyor baylar...
Sayfa 157Kitabı okudu
Bir keresinde de olimpiyatlardan döndüğünde sorarlar: “Kalabalık mıydı?” Diyojen cevap verir: “Kalabalıktı ama tek bir adam görmek mümkün değildi.” Bir başka seferde de hamamdan çıktığında “içeride kimse var mıydı?” diye sorarlar. “Hayır” der. Şaşkın bir halde, “Kalabalık değil miydi yani?” diye üstelerler. “Çok kalabalıktı” der.
Reklam
Ah şu insanoğlu..
Yalnızca yalanlara şahit olmak nadiren karşılaştıkları gerçekleri hemen tanımlarını sağlıyordu.
Sayfa 47 - Destek yayınlarıKitabı okudu
kendinden emin oluşun verdiği haz...
Onunla ilgili kötü konuşan birine şöyle demiştir: “Nasıl ki ben seninle ilgili iyi şeyler söylediğimde kimse bana inanmazsa sen de benimle ilgili kötü şeyler söylediğinde kimse sana inanmaz.”
Birgül Polat
Sevmek,fazlaca bir aydınlıkta Kör olmak gibidir Tanıdığın, bildiğine yabancı... Bir bakışın, iki anlama gelmeye başlaması ile, Sonuna gelirsin bölüp çoğalttığın bir ayıbın... Ki bu 'ayıp', bir vakitler resmi işçisiydi sevdanın Denize olta diye gözlerini atardı, Sonra da uzun uzun gözlerinmiş gibi, denize bakardı Seni düşünmek yani Yemeğe tuz
(1872'de mizah dergisi Diyojen'de yayınlanan ve Sadrazam Mahmud Nedim Paşa'yı yeren hicviye) Kedimin her gece böbrekle dolardı sepeti Yok idi Ni'metinin râhatının hiç adedi Çeşmi şehlâ nigehi fârik iken nik ü bedi Sardı etrafını bin dürlü adular Kedimi gaflet ile fare-i idbâr yedi Buna yandı yüreğim âh kedi vâh kedi Keyfi
18 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.