Yüzünde güller açar da
Bilirim yüreğin kanar
Ah benim uçmaktan birçâre olmuş kuşum
Neşen yüreğinde mezar mı oldu
Hangi Allah'sız dağladı yüreğini
Bak yağmur gibi yıldızlar yağıyor kaderine
Bırak hüznü ruhunu yasla yüreğime
Ben okurum sana nice ninniler
İnanma yalan o masallar
Bırak süzülsün gözyaşların avucuma
Yıkan şu yağmurun altında
Mazinin yükü aksın yüreğinden
Ver elini minik kuşum
Şafak sökmeden mezarını kazalım tüm kötülerin
Korkma benim birçâre kuşum
Nice limanlar bekler bizi
Bu da elbet geçer gider bir gün
Uyan minik kuşum
Gözlerini aç ellerimi tut
Ah bende bilmiyorum bu kaçıncı kabus
Kim korkuttu seni?
Böyle pır pır ediyor yüreğin
Düşlerini de al gel
Ben seni böyle de severim
Aç ellerini semâya
Dua kuşların uçsun göğe
Başını koy omuzuma
Bırak aksın gözyaşın yüreğime...
"Beni elde etmek için onu kullanamazsın, Drake.”
Başını olduğum tarafa çevirip gülümsedi. Midem hop etti ama iyi manada değil. “Böyle hitap etmen için sana da izin vermedim.”
Kollarımı genişçe açtım. “Bak, bunu nasıl da kıçıma takıyorum: Sıfır. Siktiğimin sıfırı.”
“Ivy,” diye fısıldadı Val. “Susman gerek.”
Prensin buz gibi gülümseyişi arttı. “Ah, benim minik kuşum ne zaman susması gerektiğini bilmiyor. Şansı var ki o bana lazım, ama sen...” Val’e döndü. “Sen bu kadar şanslı değilsin.”
Her şey o kadar hızlı oldu ki Prensin hareket ettiğini göremedim bile. Bir saniye önce Val onun yanında duruyordu, sonraki saniye ise Prens çatının kenarındaydı ve Val gitmişti. Aşağıdaki sokaktan gürültüler duyuldu.
Yazarın Uçabileceğini Hayal Eden Tavuk kitabını okuyup beklentimin altında kalınca bu kitaba da beklentimi alçak tutarak başladım. Vee çok beğendim
Diğer kitabın aksine burdaki karakterlerin yaşadıkları bana daha çok geçti ve kendimi Pasaklı'nın yaşam mücadelesine ortak olurken buldum.
Konusuna gelirsek; Pasaklı isminde diğer kardeşlerinden görüntü itibariyle farklı olan bir köpeğimiz var. Hem annesi hem kardeşleri Pasaklı'yı hep dışlıyorlar. Onu tek seven ve önemseyen sahipleri olan Yaşlı adam.
Pasaklı'nın doğduğu andan itibaren yaşadıklarını, bebekliğini, büyümesini, aşkını, anne olmasını, kendi yavruları için yaptıklarını, arkadaşlıklarını, ve sahibiyle olan ilişkisini en sonunda da ölümünü okuyoruz. Yani Pasaklı'nın bir ömür süren hikayesini okuyoruz.
Her aşaması o kadar mücadele dolu ve okunası ki. Ben Pasaklı'yı çok sevdim. Dışlanmasına karşın annesine ve kardeşlerine karşı olan sevgisini, incinen kalbini, yaşadığı korkuları, annelik duygusunu, aşk acısını, hayata uyum sağlamaya çalışmasını, cesaretini, zekasını.. Herşeyini çok sevdim.
Ah Pasaklı benim minik yavru kuşum.. Mutlaka okumalısınız.
"Ah keşke, keşke ay dile gelse;
Güneşi ve geçmiş günleri yansıtan.
Cesurca arkanı dön yorgun kurdum.
Kanatlarını aç minik kuşum,
Meleğim, bir tanem."
Kitabı o kadar beğendim ki doğru kelimeleri seçemiyorum. Az önce bitirdim sıcağı sıcağına yazmak istedim. Kütüphanede kitap bakarken değişiklik olsun rastgele bir kitap seçeyim dedim. Cep boy gibi durduğu için bu kitaba karar verdim. Konusunu türünü hiç bilmeden sadece arka kapağıbilgimi çektiği için okumaya başladım.
Kitap sanırım çocuk kitapları kategorisine giriyor. Benim okuduğum İş Bankası yayınlarından çıkan bir versiyonu. Burdaki yorumlarda ingilizcesinin kolay okunur olduğu yazılmış ama kütüphanede onu bulamadım.
Yaşanan olayların birbiriyle bağlantılı olması, arada 1 bölüm geçmiş 1 bölüm günümüz(kitaptaki yani) olarak ilerlemesi ve daha bir sürü şey o kadar hoşuma gitti ki. Yaşanan üzücü olaylar da beni derinden sarstı. Kısacası sıkılmadan kitaptaki tüm olayları dibine kadar kadar yaşayarak okudum. Eğer denk gelirseniz bir şans verebilirsiniz. Her kitabın herkese önerilmediği gibi bunu da herkese öneremem ama "çocuk kitapları" kategorisindeki kitapları seviyorsanız bakabilirsiniz.
Everest Yayınları tarafından yayımlanan bu başlangıç öyküleriyle ilgili çok düşündüm. Hatta okuduktan sonra da epeyce bekledim. Üzerinde bu kadar konuşulan, söz söylenilen, söyleşiler yapılan HAT’a ve yazınına dair yazmak kolay değildi çünkü. (Onunla henüz tanışmayanlar için “HAT” derken “Hasan Ali Toptaş”ı kastettiğimi de belirteyim hemen.)
Onun
Yaşamaya son vermenin akıllara durgunluk veren iç acısı
Vazgeçmenin eşigi ve aşılamamış duygular silsilesi.
Ne olmuştu sahi,
Düşünülen neydi an'dan önce,
ne geçmişti minik genç yüreğinden?
Ne düşünmüştü de kırpmıştı
zaman çizgisini en derin yeriden?
Ah o vazgeçişin akıl almaz, kalp bilmez eşiği,
Umut verilmez, laf dinlemez, sevgilim
Kırgın kuşum,
Varoluş ağırlığının altından kalkamayan yavrum
Ah benim narin gençliğim, çağım, hassasiyetim,
güzel yüreğinden öperim,
Bir Gülüşün Kimliği
Yazarın hakkında 1.5/2 yıl önce çıkan taciz iddiaları/olaylarından dolayı okumayı düşünmüyordum. Lakin tarzını görmek için okuyacağım ilk kitabı olarak yazarın da ilk kitabı olan bu hikaye kitabını seçtim. Yazarın ilk kitabı olduğundan dolayı mı yoksa genel olarak mı böyle yazıyor bilmiyorum ama tarzı ve hikayeler bana hiç hitap etmedi. Kitap on üç tane kısa hikayeden oluşuyor. Ama bu hikayelerin çoğu bana hiç hitap etmedi sadece bir kaç tanesi duygulandırdı o kadar genel olarak beğenmediğim bir kitap oldu bu kitabın içinde sırasıyla şu hikayeler bulunuyor.
Bir Gülüşün Kimliği
Çiğdem Yürekli Reşat
Rüştü Adlı Bir Karınca
İçimdeki Orkestra
Herkes Gibi Sefa Bey
Islığımda Gül İzi
Boz Atlı Hızır
Düş Yorgunu
Bu Kent Köyden Küçük
Şüphesiz Bir Şüpheli
Acıya Demir Atmak
Yeryüzünde Bir Kerem
Ah Minik Kuşum
Hasan Ali'nin kitaplarından biri daha." Geçmiş Şimdi Gelecek" kitabında var olan kısa ama bir o kadar betimlemeler ile süslü "Bir Gülüşün Kimliği" ve "Yoklar Fısıltısı" altında başlıklar halinde öykülerine yer verir.
Ben en çok "Bir Gülüşün Kimliği" var olan öykülere bayıldım. Özellikle "İçimdeki Orkestra" ve "Ah Minik Kuşum" öykülerini sevdim.
Okuması her zamanki gibi keyifli idi. Siz de eğer betimlemeler ile süslü kısa hikayeler okumak isterseniz kitabı tercih edebilirsiniz.
“Varlığının bilincine varılsın ya da varılmasın, her insanın içinde bir orkestra vardır, diye düşünürüm ben. Vardır var olmasına da; kimisi şefini bulamadığı için insan ömrü boyunca bir tek nota çalamaz, kimisi de ilkel çalgılardan oluştuğu için insanı alıp bir yerlere götüremez.”
Sevdiğim Alıntısı ile İyi okumalar.
Sun Mı Hwang / Hayal Kurmaya Cesaret Eden Köpek
Yazarın Uçabileceğini Hayal Eden Tavuk kitabını okuyup beklentimin altında kalınca bu kitaba da beklentimi alçak tutarak başladım. Vee çok beğendim
Diğer kitabın aksine burdaki karakterlerin yaşadıkları bana daha çok geçti ve kendimi Pasaklı'nın yaşam mücadelesine ortak olurken buldum.
Konusuna gelirsek; Pasaklı isminde diğer kardeşlerinden görüntü itibariyle farklı olan bir köpeğimiz var. Hem annesi hem kardeşleri Pasaklı'yı hep dışlıyorlar. Onu tek seven ve önemseyen sahipleri olan Yaşlı adam.
Pasaklı'nın doğduğu andan itibaren yaşadıklarını, bebekliğini, büyümesini, aşkını, anne olmasını, kendi yavruları için yaptıklarını, arkadaşlıklarını, ve sahibiyle olan ilişkisini en sonunda da ölümünü okuyoruz. Yani Pasaklı'nın bir ömür süren hikayesini okuyoruz.
Her aşaması o kadar mücadele dolu ve okunası ki. Ben Pasaklı'yı çok sevdim. Dışlanmasına karşın annesine ve kardeşlerine karşı olan sevgisini, incinen kalbini, yaşadığı korkuları, annelik duygusunu, aşk acısını, hayata uyum sağlamaya çalışmasını, cesaretini, zekasını.. Herşeyini çok sevdim.
Ah Pasaklı benim minik yavru kuşum.. Mutlaka okumalısınız
Sürükleyici şahane bir kitap. Satırları okurken sanki o an o perdedeymişsiniz gibi bir anlatımı, betimlemesi var. İçerik olarak konusunu da çok beğendim. Bazı anlar geldi ki tamam diyorsunuz ileride bu olaylar olacak kesin ve oluyor. Ama bu kitabı sıkılarak okumanıza asla engel olmuyor. Sanki bir yerde bir şeyler dokunuyor hayatınıza okurken. Asla bitmesini istemeyeceğiniz ama bir o kadar da elinizden bırakamayacağınız bir kitap.
Keyifli okumalar :)
Ah Jane, benim minik kuşum,
Sen üzüldün ya benimde gözlerimden yaşlar aktı, sen kederlenince benimde içim karalar bağladı. Bazen yağmurlu günlerde bende ıslandım seninle ya da şahane bir yaz akşamında bahçede dolaşırken mis kokulu çiçekleri bende kokladım. Kızdım, korktum, güldüm, ağladım…
Jane EyreCharlotte Brontë · Can Yayınları · 202031.1k okunma