Tolstoy da "Bir kocakarının imanına sahip olmak" istermiş. Bir ıssızda, bir unutulmuşta, bir eski kulübedeki zavallı acuzeciğin kimse hayatına, yediği kuru ekmeğe, lahana çorbasına ve lapasına, sobasının bitmez isine pasına, elinin yarıklarına ... talip değilmiş de zavallıcığın tüm bunların karşılığında ve karışıklığından uzakta bir imanı varmış, onu da ondan almak, kendilerine kendileri aynı kalarak aynından yapmak isterlermiş.