Geçtiğimiz sonbahar aylarında yetmişlerinde Alman bir çift ile tanıştık. Ellerinde büyük ve her yeri işaretlenmiş bir harita ile dünyayı geziyorlarmış. Türkiye’ye çok defa gelmişler. Türkiye’nin son zamanlarda çok değişmiş olduğunu inancı olmayan bir amca ve Hristiyan olan bir teyzeden duymak beni biraz üzdü. İslâmiyete dair çok meraklılardı ve çok fazla soru sordular. Özellikle “her namazda abdest almak çok zor değil mi?” dediler :) Amca inançsız ama ölümden çok korkuyordu. “Siz İslama inanıyorsunuz ölümden korkmuyorsunuzdur sanırım” dedi. Hazreti Allah’ın bizi koruduğuna dair düşüncelere sahip anladığım kadarıyla. Teyze ise eşarbımıza dokunup dokunup “Ahh bu kadar kapanmak bu güzel saçlarınızı kapatmak size zor gelmiyor mu?” diye sordu sürekli :) Vedalaşırken Peygamber Efendimizin kokuyu çok sevdiğinden ve güzel koku hediye etmekten çok hoşlandığından bahsederek teyzeye minik bir hediye verdik. Parasını vermeye çalıştılar :) Hediye olduğuna zar zor ikna ettik. “Almanyada kimse kimseye parasız bir şey vermez. Sizin dininiz ve Peygamberiniz çok güzel” diyerek gözlerini sildiler. Tuhaf bir hatıra oldu benim için :)
KRAL KAYBEDERSE/GÜLSEREN BUDAYICIOĞLU #kitapyorumu Bu kitap, beni o kadar derinden etkiledi ki...Mektupları okurken gözyaşlarıma hakim olamadım. Nasıl bir hikaye bu böyle...Gerçek bir hayat hikayesi. İbretlik bir hikaye...
Her sayfasını merakla çevirdim. Kitabı okuyabilmek için en yoğun zamanlarımda bile fırsat kollar oldum. Elimden hiç bırakmak istemedim. Sanki bir film izler gibi okudum kitabı.
Ama sonu ahh sonu, beni çok ağlattı. Hem hüzün var içimde hem de sevinç.
Bu kitapta, ibretlik bir hayat hikayesi okuyacaksınız. Okurken kendinizden izler bulacaksınız. Zaten yazar bu hikaye ile insanın, kendini tanımasına, bilinçdışı süreçlerini sorgulamasına ve kaderini, bunların farkına vararak yazmasına vesile oluyor.
"Kaderimizi yazabilir miyiz?" diye soruyorsunuz. Cevabı, bu kitapta, aslında bizde, bilinçdışı oyunlarımızda. Ne demek istediğimi kitabı okuyunca anlayacaksınız. Hala etkisindeyim ve tam olarak kitapla ilgili cümlelerimi toparlayamıyorum. Aklım Kenan'da, mektuplarını tekrar tekrar okumak istiyorum. Beni derinden etkileyen bu hikayeyi okumayı, herkese gönülden tavsiye ediyorum. Ölmeden önce okunması gereken bir kitap, benim için. Öyle derin öyle etkileyici ve bir yandan da öğretici. Kendine gelememiş ve hala kitabın etkisinde olan ben, son olarak diyorum ki: "MUTLAKA OKUYUN!..."
Kral KaybederseGülseren Budayıcıoğlu · Remzi Kitabevi · 201516.9k okunma
Ahh canım Ferideciğim aşkını kalbine gömüp diyar diyar dolaştı.Güzelliği yüzünden başına gelmeyen kalmadı.Fakat ne kadar uğraşsada Kâmran’ın aşkını kalbinden söküp atamadı
"Keşke elverseydi de töre
Seni denize gömseydik
Sahile vuran her dalgada
Ahh be Fikret deseydik
Mütevazı bir cami avlusundan
Sen cihan değiştirdin
Yaradanın kılıcı kuşkusuz
Dört Şilahşorlardan keskin
Dörttük iki kaldık
Keşke hiç eksilmeseydik..."
CEM KARACA'nın Fikret Kızılok'un ölümünün ardından yazdığı şiir. Bahsi geçen dört silahşorlar:
. Barış Manço (1943-1999)
. Fikret Kızılok (1946-2001)
. Cem Karaca (1944-2004)
. Erkin Koray (1941-2023)
Enerjileri daim olsun. Ruhları kıvansın, huzur bulsun...
Yazmalıyım
Ama neyi?
Ertelediğim şeylerden mi bahis açmalıyım?
Keşkelerimden mi, belkilerimden mi...
Gerçek olmamış hayallerimden mi ya da
Gözlerimi açınca yüzüme vuran gerçeklerden mi?
Yapamadığım şeyleri anlatsam yetmez sayfalar
Yaptıklarımı anlatsam, fazlaca ihtiyar işi...
Bir ahh çekip, yaslanacağım geriye,
Daha makul bir yol uğramıyor fikrime.
#şiiremeftun