Aldırma ; yüzümde sabitlenmiş gülümsemeye ,
mesleki deformasyondur.....
patronumun isteğidir yani.
eh ! böyledir işte ,ömrü karalama defteri gibi kullanmanın sonucu....
bilincinde ;sürekli kelimeler açar ve asla kokmazlar hiç biri güller gibi
bana göre kim yaparsa aşkın tarifini ;alayı yalandır !
başkası nasıl kullanabilir ki ! sana bakarken
Sadece romantik kitap değil, kendini bulmanın, özgüven yüklenmesinin ve biri otizmli diğeri anksiyete sahibi İki karakterin keyifli ve bir o kadar da eğlenceli hikayelerini okudum.
Offf, Jamie Westenberg sen okuduğum en çekingen, en tatlı en mükemmel karakterdin.
Bea, kendi dünyasında bir hayat kurmuş bir ressam. Çizdiği resimler oldukça cüretkar olsa da aslında gerçek hayatta kendisi hiç öyle değil. Bea'dan on iki dakika büyük ikizi sevgilisinin arkadaşını Bea'ya ayarlamak ister. İlk karşılaşmaları oldukça olaylı olur zira zerre ortak noktalarının olmadığına karar verirler.
Ama Bea'nin ikizi ve erkek arkadaşı fake isimlerle ikiliye randevu ayarlar ve gerçekte kim olduklarını bilmeden keyifle mesajlaşmaya başlar. Ve gerçekler ortaya çıktığında bu kez oyun oynayan taraf Bea ve Jamie olur. Sahte bir ilişkiye başlarlar ve sonunda kendi iradeleri ile ayrılmak üzere anlaşırlar.
Ama lütfen şimdi, kim Jamie'i bırakabilir bi anlatın bana sarıp sarmalayasım geldigi o kadar çok an geldi ki. Ahh o naiflik
.
Tavsiye Ederim...
Okumak Iptiladir Müptelalara Selam Olsun...
Bir kadın görsem, saçları dağınık
Bir kadın
Mahzun, çarasiz, ümitsiz...
Nedense kederli olurum
Bir gurbet şarkısı duysam sokaklarda
Bir "ahh" inlese derinden
Nedense darmadağın olurum...
Yeryüzünün neresinde
Bir müslüman
Dara düşse.
— Ahh! diyorduk
Kanıyordu içimizdeki yara
Bir bıçakla sökülüp alınıyordu sanki yüreğimiz
Bedenimizden
— Ahh! diyorduk
Bir başka şey gelmiyordu elimizden...
Faili meçhul diyorum,
fail kalbimdeyken ben.
Delik ceplerimde büyüttüm seni,
bir bir eksilirken sen.
Yenisini koydum,
hesapları alt üst edip ben.
Ah sen ahh....
Kaç sen eskittim, bir bilsen...
kaç tene yüz sürdüm, bir bilsen...
Kaç hayat yıktım, bir bilsen...
Ben kaç ben gömdüm, bir bilsen...
Yokluğunda - Mustafa Özdamar
Gelecek ile daha birbirimize yabancıyız. Yaşanmış ufuklardan yaşanacaklara geçerken bilinmeyen sisler içinde aradıklarımızı birdenbire bulamıyoruz. Arada sırada da aldanıyoruz. Bütün değişikliklerine uymaya çalıştığımız “zaman” da belki biraz bizi yadırgıyor.
En büyük güçlük alışmamış olduğumuz bir fazileti kazanmaktır.
Canlarım merhabaa
Boğazım düğüm ola ola okudum. Sanki göğsüme koca bir öküz oturdu
Hiç kitabınızı yastık altı yaptığınız oldu mu? Çok severek okumaya devam ettiğim kitaplardan eğer karakteri çok sevdiysem Aziz gibi, koca yürekli Aziz gibi ayrılamıyorsunuz. Ne not vermek geçiyor içimde, ne de değerlendirmek.. Sizlere gözüm kapalı, yüreğim açık
Ben o zaman dutlarımı yiyordum,
susku ve güzellik için,
dönüşüyordum bir bülbüle
kanadından kalem sunan,
Yazı çağırıyordum
ve biliyordum yine
yeğdir kapanması çiçeğin.
Ahh Melody,ne çok sevdim seni acılarını,mücadeleni,var olma çabanı..Anlaşılma isteğini.. 8 yıllık öğretmenlik hayatımın ilk 3 yılını özel egitim öğretmeni olarak yapmıştım..Keske o yıllarda tanışmış olsaydım Melody gibi ne çok öğrencimiz/canımız olmuştu oysaki..Kimileri ile sadece yönerge çalışırken(ismi söylendiğinde yönergenin verildiği yöne bakmasını isterdik)kimileri ile okuma yazma yapardik ne büyük şans ne büyük nimetmis çoğu becerilerimiz..Onların derslerine girerken kendi dertlerim küçülür,önemini kaybederdi..Her satırda hepsinin yüzü,gözü ve zaptedemedikleri bedenlerinin hayali canlandı gözlerimde..Bu detaylar kitabi daha çok hissetmeme gözyaşları içinde okumama sebep oldu..Kitabın vurucu cümlelerinden yalnızca bir tanesi"Hepimizin engelleri var ya sizinki?"idi..Hepimizin sınırları ve yapamadiklari var..Engellerimiz var fakat bazıları çok şanslı engellerini saklayabilme konusunda..Melody öyle değildi oysaki bir can kafesine hapsedilmiş uçmayı bekliyordu,her şeye rağmen.. Bir sınıf öğretmeni ve özel çocuklarla çalışmış bir öğretmen olarak çok etkilendim tavsiye ederim. Muhakkak okuyun..Ve lütfen okutun belki o zaman Melodyleri,ailelerini, yaşadığı zorlukları daha iyi anlarız..
İçimdeki MüzikSharon M. Draper · Timaş Genç Yayınları · 202130.4k okunma
Ahh Lennie, ahh George. Kitabın iki ana karakteri.
Lennie; iri yarı oldukça güçlü, tavşanlara hayranlığı olan, dokunmak ve okşamaktan zevk alan, zihinsel engeli olan biri. George ise kısa, daha güçsüz ve Lennie’ye dostluk eden kişi.
George ve Lennie’in bir hayali vardır. Çiftliklerini kurup orada kendi başlarına yaşayıp, geçimlerini sağlamak ve huzurlu olmak. Ama bunu başarabilmek için para biriktirmeleri gerekmektedir. Para biriktirmek için bir çiftlikte çalışmaya başlarlar ama başlarına talihsiz bir olay gelir. Hüzünlü ve oldukça duygusal olan bu olay karşısında biz okurların gözleri dolu dolu oluyor.
• Lennie karakterindeki saflığı Yeşil Yol kitabındaki John Coffey’e benzettim. Başına gelenler En az John’a üzüldüğümüz kadar üzüyor bizi.
• En sevdiğim karakter ise George oldu. Her daim dostunu savunan ve onu koruyan bir karakter. İnsan gerçek hayatta da böyle bir dostu olmasını istemez mi zaten?
• Bana en dokunan alıntılar;
️ “Bazen mecbur kalır insan.”
Ne kadar da altında eziliyoruz bu cümlenin değil mi? Belki de ben derinden hissediyorum bilemiyorum.
️ “Biz onlara benzemeyiz! Peki neden? Çünkü... Çünkü sen varsın benim yanımda ve ben varım senin yanında, bu yüzden işte.”
Dostluğun, kardeşlik kadar kıymetli olduğunu hissettiren o cümle. Sizinde “Birbirimizden başka kimimiz var?” dediğiniz birileri var mı?