“Asile güzellik edersen ona sahip olursun
Adi kimseye güzellik edersen onu asi yaparsın,
Kılıç gereken yere hoşgörü koymak kötüdür
Kılıcı ıslak yere koymak gibi.”
Bilmelidir ki, hizmetkâr olsun hükümdar olsun, görünüşte aralarında büyük bir mertebe farkı bulunsa da herkesin aralarındaki ruhî yakınlık ve fıtrî benzerlik sebebiyle arkadaşlık ettiği bir can dostu vardır.
insanlarla derecelerine göre konuşup muamele etmelidir. Kaba saba insanlardan ve ayak takımından nazik sözler, halkın câhil takımından fesâhat ve belâgat, köylülerden ve bedevîlerden seçkin meclislerin âdâb-ı muâşeretini beklememelidir.
Düzmece mektuplar gibi düşmanların birliğini bozabilecek hile ve taktiklere ve benzeri şeylere başvurmak caizdir. Fakat hıyanet caiz değildir, zira bu onurlu olmaktan uzak bir durumdur.
Vezir” kelimesi ya ağırlık mânâsındaki “vizr” kökünden gelir, zira o hükümdarın ağırlıklarını taşır; ya sığınılan yer anlamında “vezer” kökünden gelir ki Allah Teâlâ’nın şu sözü bu anlamdadır:
“Hayır, hayır! (Kaçıp) sığınacak yer yoktur!” (Kıyâme, 75/11). Zira hükümdar vezirin görüşüne ve onun idaresine başvurur. Ya da vezir, sırt mânâsında “ezr” kökünden gelir ki şu âyette geçen bu köktendir: “Onun sayesinde arkamı kuvvetlendir” (Tâhâ, 20/31), yani bu, “Bana arka çık” demektir. Bu mânâya göre hükümdarın arkası vezirle sağlam olur. Bu makam çok kıymetli olduğu için layık olanları azdır.