Ne çok dikeni vardı ahlat ağacının Tanrım,
Ulaşılamazdı,
Sen sarılmak istesen ona,
O sana sarılamazdı.
Ne çok dikenin vardı Tanrım!
Ne çok isterdim,
Sana sarılamazdım.
“Aslında başka şeyler hayal etmiştim tabi ama, olsun. Var mı öyle pat diye hayale ulaşmak? Neler yaşadım… Ne insanlar tanıdım… Çoğunu unutmuş olsam da unutuşun bile bir cazibesi var bence. İnsan biraz da zamanın içinde süzülmeli, iyi ve kötü anıları birbirine karışıp belirsizleşmeli ve silinip gitmeli.”
Ahlat Ağacı
Ne çok dikeni vardı ahlat ağacının
Tanrım, Ulaşılamazdı,
Sen sarılmak istesen ona,
O sana sarılamazdı.
Ne çok dikenin vardı
Tanrım! Ne çok isterdim,
Sana sarılamazdım.
Ve şöyle derdim o zaman:
Ah!
Ne çok dikeni vardı ahlat ağacının Tanrım,
Ulaşılamazdı,
Sen sarılmak istesen ona,
O sana sarılamazdı.
Ne çok dikenin vardı Tanrım!
Ne çok isterdim,
Sana sarılamazdım.
Bir ilaç içsem bari diye düşündüm,
Biraz kolonya sürünsem,
Ferahlasam, pencereyi açsam.
Şöyle bir şey yazdım sonra:
Yağmur, çamurlu bir elbise dikiyor şehre
Sıkılıyoruz hepimiz bu çamurlu giysinin içinde.
Berbattı,
Bir şiire böyle başlanmazdı.
"Çok abartıyorsunuz her şeyi. Sevgi, bu kadar duygu vıcık vıcık nerenizden çıkıp geliyor anlayabilmiş değilim. Ben mesela sevmiyor muyum insanları. Sevemiyorum. Hayvanlara, doğaya bir şey dediğim yok. Ama insanlara tahammülüm yok hiç.”
Ahlat Ağacı- NBC