Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “İmam, ancak kendisine uyulma­sı için imam kılınmıştır. O tekbir aldığı zaman siz de tekbir alın! O tekbir alana kadar siz tekbir almayın! 0 rükû ettiğinde siz de rükû edin! O rükû edene kadar siz rükû etmeyin! "Semiallâhu limen hamideh’ dediği zaman "Rabbena lekel hamd’ deyin! O secde ettiği zaman siz de secde edin! O secde edene kadar siz secde etmeyin!”
Ebû Dâvûd, Sahîhu Sunen-i Ebî Dâvûd, K. Salât (563/603); Ahmed, Musned (8136).Kitabı okudu
Ali b. Şeybân (r.a) şöyle anlatmıştır: “Çıktık, Rasûlullah (s.a.v)'ın yanına kadar gittik. Ona biat ettik ve arka­sında namaz kıldık. Gözlerinin ucuyla namazını ikame etme­yen, yani omurgasını rükûda düzeltmeyen bir adam gördü, Hz. Peygamber namazını bitirince ‘Ey Müslümanlar topluluğu! Rükû ve secdede omurgası düzgün olmayan kimsenin namazı yoktur. ’ buyurdu.
Ahmed, Musned (16276) İbn Mâce, Sahîhu Sunen-i İbn Hibbân, Sahih (1891)Kitabı okudu
Reklam
Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “İçki içen, hırsızlık yapan ve zina eden kişi hakkında ne dersiniz?” Sahabiler “Allah ve Rasûlü en iyisini bilir.” dediler. Rasûlullah: Bunlar birer fuhşiyattır ve cezaları vardır. En kötü hır­sız namazından çalandır.” buyurdu. “Namazından nasıl çalar ey Allah’ın Rasûlü?” diye sorduklarında; “Namazın rükûsunu ve secdesini tam olarak yapmaz” dedi.
Mâlik, Muvatta (401) (1/167), "el-Amel fî Câmi'i's-Salât" Babı, thk. Muhammed Fuad Abdulbâkî; İbn Huzeyme, Sahîh (663) (1/331),Kitabı okudu
“Namazı ikame edin (kılın)!” (Nur, 56) ayet-i. Namazın ikame edilmesi tadil-i erkandır. Fiillerinde herhangi bir eksik, gedik, eğrilik meydana gelmesin diye muhafaza edilmesidir. Bir çubuk düzeltildiği, tesviye edilip eğriliği giderildiği zaman ayaktaki bir insan gibi dimdik ve dümdüz olur.
O nesilden sonra öyle kimseler geldiler ki; namazı zâyi ettiler; şehvetlerine uydular. Namaza gereken özeni göstermediler. Sünnetlerini, vaciplerini terk ettiler. Özellikle de oturuşlarda ve kavemede itminanı elden bıraktılar. Allah teâlâ’nın koruduğu kimseler dışında, tümü namazın terki konusunda sanki görüş birliği ettiler.
Kullarına namazı ikame etmeyi, rükünlerinde tâdile ri­ayet etmeyi emreden; namazı dinin en başı, İslâm’ın sağ­lam bir kulpu, amellerin en faziletlisi kılan, namazı bir nur, kurtuluş, anahtar, ateşi söndürme vesilesi, burhan, mizan, küfür ve imanı birbirinden ayıran unsur, ana direk, temel, sevgilinin göz sevinci, kulun ilk hesap konusu, günahların kefaret sebebi, en hayırlı amel, hataları silen amel, ilk farz kılınan, en sona kalacak amel, namazı eksiksiz ve tam olarak yapanlar için müjdeler...ve müjdeler kılan Allah’a sonsuz hamdu senalar olsun!
Reklam
"Allah korkusu"yla hedeflenen şey, doğru yoldan ayrılmaya engel olmadır. Allah sevgisi, insanı sevgi- liye doğru yolculuğa çıkarır. Sevgi ne kadar kuvvetli olursa, vuslat da o derece kesin olur. Allah korku- suysa, sevgi yolundan sapmayı engeller. Umut, seyir esnasında enerji ve güç verir. Bu değişmez bir esas tır. İnsan, daima bunun farkında olmalıdır. Bunlar olmadan kulluk gerçekleşmez. Yüce Allah'a kulluktan başka bir çıkar yol da yoktur
Sayfa 121Kitabı okudu
Kalbi canlandıran şey sevgidir
Üç şey insanı yüce Allah'a sevk eder; sevgi, kor- ku ve umut. Bunların en kuvvetlisi sevgidir. Bizatihi maksut olan, dünyada varolan ve ahirette var olacak olan budur. Korku ise ahirette kaybolacaktır: "Bile- siniz ki, Allah'ın dostlarına korku yoktur; onlar üzülmeyecekler de." (Yunus, 62)
Sayfa 121Kitabı okudu
Doğru olan Allah sevgisi nasıldır
İşte övgüye layık olan, Peygamberlerin yolundan gidenlerin içinde bulunduğu fenâ (kaybolma) halidir. Bu kimseler elbette söylemiş oldukları -yukarıda aktar- dığımız- sözleriyle, “Gözümle gördüğüm mahlûkattan olan şey, yerin ve göklerin Rabbinin ta kendisidir." demiyorlar. Bunu, ancak akıl sağlığını ya da itikadda- ki dengesini yitiren, delilikle sapkınlık arasında gidip gelen kişiden başkası söyleyemez.
Sayfa 108Kitabı okudu
Hamdân Karmat isminde bir adamın taraftarlarına verilen isim. Karâmitalar aslında İsmailiyye'ye mensuptular. Daha son- ra onlara muhalefet edip "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den sonra yedi imamdan başkasını tanımayız." dediler. Bu yedi imam da Ali, Hasan, Hüseyin, Ali b. Hüseyin, Muhammed b. Ali, Cafer es-Sadık, Muhammed b. İsmail'dir. Bu kişiler ehl-i sünnetten akide de ayrıştıkları gibi siyasî olarak da ayrıştılar. Bahreyn'de bir devlet kurarak girdikleri yerlerde bozgunculuk yaptılar; malları gaspettiler, ırz ve namusa göz diktiler, yolları kestiler. Terviye günü Mekke'ye girdikleri vakit çok daha çir- kefleşerek hacıları katlettiler, mallarını gaspettiler, Kâbe'nin kapısını söktüler, öldürdükleri insanları zemzem kuyusuna at- tılar, Kâbe'nin örtüsünü çıkarıp Haceru'l-Esved'le birlikte yan- larında götürdüler. Evlere girip mallara el koydular, haram şeyler işleyip kutsalları çiğnediler. Kâbe'ye tarihte bu ölçüde bir saygısızlık işlenmemişti. Hicri üçüncü yüzyılın sonlarına doğru, Kâbe'ye saldırmalarının akabinde, Samsâmu'd-Devle Hüseyin b. Yusuf tarafından yok edildiler.
Sayfa 108Kitabı okudu
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.