88 syf.
·
Puan vermedi
·
6 saatte okudu
Okuduğum ilk Farabî eseri oldu. Felsefe altyapınız sağlam değilse sizi zorlayabilecek ağır bir dile sahip. Bazı cümleleri tekrar tekrar okuduğum, kaçırdığım ufak bir kısımdan dolayı kuramı yeterince iyi algılayamadığımı fark edip bütün bir sayfayı baştan okumak durumunda kaldığım anlar oldu. Okumadan önce Farabî hakkında kesinlikle bilgi sahibi olmanız gerekiyor. İslam ve siyaset felsefesindeki yerini, temel görüşlerini bilerek okumanız size fayda sağlayacaktır. Ahmet Arslan’ın giriş yazısını es geçmemenizi de şiddetle tavsiye ederim. Gerek Farabî’nin kendisinin gerek etkilendiği filozofların (Aristoteles, Platon) eserlerine daha fazla hakim olup daha berrak bir zihne sahip olduğum bir vakitte tekrar okuyacağım bir eser.
Mutluluğun Kazanılması
Mutluluğun KazanılmasıFarabi · İş Bankası Kültür Yayınları · 20183,422 okunma
Eğer bilmek, iman etmenin veya inanmanın yerini tutabilseydi veya iman edilen şey aynı zamanda bilinmesi yapısal olarak mümkün bir şey olsaydı o zaman dine gerek kalmaz, bir süre sonra inancın yerini bilgi alırdı. İman, insanın bir şey, bir varlık, bir değer hakkındaki bilgi eksikliğinden ötürü geçici bir süre için benimsenen ve bu konuda kesin, güvenilir bilgilere ulaşma imkanı doğduktan sonra yerini bu bilgiye terk etmesi gereken bir zihin etkinliği veya bir ruh tasdiki değildir; tersine, bir şey, bir varlık, bir değer hakkında, bilgiden bağımsız olarak benimsenen ve herhangi bir karşı-bilgi ile ortadan kaldırılması söz konusu olmayan, çünkü insan ruhunun ayrı bir planına ait olan orijinal bir zihin etkinliği veya ruhsal-iradi bir tasdiktir.
Reklam
Tanrı akıldır ( Logos )
Stoacılar, bu dünyada meydana gelen her şeyin karşı konulmaz bir biçimde Tanrı tarafından belirlendiğine inanırlar. Fakat bu Tanrı'nın evrenin dışında, ona aşkın bir varlık olduğunu düşünmezler. Çünkü Stoacılar panteisttirler ve Tanrı'yı evren veya doğayla bir tutarlar. Tanrı, onlara göre evrenin iç mantığı, yasası ve canlı gücüdür.
Üstadım Gourmont'un dediği gibi aşk ile evliliği karıştırmamalı. Aşk yabani bir hayvandır . Kanunlar dışında, isyan ve ihtilal dağlarında yaşar. Ancak gece, karanlıklar basınca, gizli yollardan şehre girer ve bahçelerin tarhını, ağaçlı caddelerin kanepelerini alt üst eder. Ibadethanelerde her gün lanetlenen aşktır. Hükümetler, polis ve jandarmayı ona karşı silahlandırır. Halbuki evlilik, bir şehir müessesesi, bir emniyet tertibatıdır. At cambazhanelerinde musiki çalan ve fokstrot oynayan, dişi sökülmüş, tırnakları eğelenmiş, zararsız arslan, orman canavarına göre ne ise, aşka kıyasla da evlilik odur. Aşk geçici, evlilik ise daimidir. Evliliği aşkın devamı zannetmiş nice safdil çiftler, üç ay geçmeden dudaklarda ateşin söndüğünü görmüşler ve bir akşam kendilerini karşı karşıya esner bulmaktan hayret etmişlerdir. Aşk değişmeyince ölür .
Sayfa 13 - İş Bankası yayınlarıKitabı okuyor
"Varsayımları ilkeler olarak değil, kelimenin gerçek anlamında varsayımlar olarak, yani hareket noktaları olarak alır ve onlardan yukarı doğru giderek kendisi hiçbir varsayım içermeyen ve her şe­yin ilkesi olan bir şeye yükselir. Bu ilkeyi kavradığında tekrar on­dan çıkan sonuçları göz önünde tutarak sonuçlarına iner. Bütün bu süreç duyusal hiçbir şey içermez , tümüyle bir İdeadan diğerine geç­mek suretiyle gerçekleşir ve yine İdealarda sona erer" -Platon
Sayfa 322Kitabı okudu
İnsanın salt güzellikle karşı karşıya geldiği an yok mu? Sevgili Sokrates, işte yalnız o an için insan hayatı yaşanmaya değer.
Sayfa 329Kitabı okudu
Reklam
Plotinos dönemin manevi önder, ahlak kılavuzu olan bir Filozofu
Top­lumsal konumları yüksek çok sayıda erkek ve kadın, ölümleri yaklaştığında, tüm servetlerini kendisine bırakarak, erkek veya kız çocuklarının vasiliğini üstlenmesini rica etmişlerdir. Bir bedene sahip olmaktan utanmasına ve tü­müyle yüksek bir ruhsal-zihinsel bir hayat sürmek arzusunda olmasına rağ­men Plotinos'un bu görevleri reddetmediği, söz konusu kişilerin servetleri ve çocuklarıyla titiz ve güven verici bir şekilde ilgilenmiş olduğu bilinmektedir. Öte yandan bu görevleri asıl ilgisini yani tüm hayatını zihne ve onunla ilgili şeylere vakfetmesini engellememiştir. İnsanlara karşı her zaman yumuşak ve kibar davrandığı anlaşılmaktadır: Porfirios, Roma'da geçirdiği 26 yıl boyun­ ca, birçok anlaşmazlıkta arabulucuk etmesine rağmen onun hiç kimseyi ineit­ mediğini ve hiçbir resmi göreviiyi kendisine düşman etmediğini söylemektedir. Böylece Plotinos'un antik çağın son döneminde, Epikuros ve Stoacı­lıkta karşımıza çıkan toplumun bir tür manevi önderi veya ahlak kılavuzu olarak filozof rolünü, en üstün ve başarılı bir düzeyde gerçekleştirdiği anlaşıl­maktadır.
Sayfa 62 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
Yunan felsefesi Müslümanlar tarafından tanındıktan sonra Müslüman düşünürler (Kelamcılar ve Yunan felsefe geleneğini izleyen filozoflar, teknik adıyla felâsife) de evrenin ezeliliği veya zaman içinde meydana gelmesi ile il­ gili bu tartışmaya katılacaklar ve Farabi-İbni Sina'nın evrenin Tanrı'dan eze­li olarak çıktığı görüşüne Kindi ve Gazali onun zaman içinde varlığa gelmiş olduğu teziyle karşı çıkacaklardır. Hatta daha önce de değindiğimiz gibi Ga­zali filozofların, bu görüşlerinden dolayı kafir kabul edilmeleri gerektiğini bi­le ileri sürecektir.
Sayfa 55 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
Yunan felsefe geleneğinden gelen ve bu gelenekten ayrılmak istemeyen filozoftarla Hıristiyan olan veya paganlıktan Hıristiyanlığa geçen düşünürler arasındaki kavganın genel olarak üç konu etrafında cereyan ettiği anlaşılmak­tadır. Bunlardan birincisi ve en genel olanı akılla iman ilişkileri meselesidir. İkincisi İsa'nın insan olarak dünyaya inmesi ve gerçekleştirdiği ileri sürülen mu­ cizelerle ilgilidir. Üçüncüsü ise daha özel bazı felsefi tezler üzerindeki iki grup arasında var olan görüş ayrılıkları tarafından belirlenmiştir.
Sayfa 52 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
Tanrı'ya ulaşmanın tek mümkün ve gerçek yolu budur...
Plotinos için Platon, herhangi bir tanrısal vahiy almış olduğu veya esrarlı bir ithama dayandığı için değil, sürmüş olduğu yüksek ahlaki hayat ve sahip olmuş olduğu büyük akıl yürütme gücü sayesinde en yüksek bilgeliği temsil etmiştir. Böylece onun geleneğiyle akıl arasında herhangi bir çatışma söz ko­nusu değildir. Plotinos'a göre Gnostiklerin felsefeyi ve aklı reddetmelerinin nedeni ahlaksız veya akıl-dışı kibirleri ile sabırsızlıklarıdır. Onlar varlığını id­dia ettikleri 'uydurma vahiyler'e dayanarak büyüklük havasına girmekte, kendilerini Yunan geleneğine ait bilgelerden üstün, tanrısal dünya ile özel bir ilişki içine girme gücüne sahip özel, imtiyazlı varlıklar olarak görmektedirler. Oysa Plotinos için tanrısal olana ulaşmanın böyle kısa veya ucuz bir yolu ol­madığı gibi, onun bilgisini elde etmenin Gnostiklerin ileri sürdükleri türden teknik, esrarengiz bir yanı da yoktur. Bunun için yapılması gereken insanın erdemli olması, ruhunu antması ve aklını da düzgün veya uygun bir biçimde kullanmasıdır. Tanrı'ya ulaşmanın tek mümkün ve gerçek yolu budur ve bu özelliklere sahip olan herkes tanrısal olana ulaşarak kurtuluşa erişebilir.
Sayfa 51 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
Reklam
Plutarkhos neredeyse Ehli Tevhîd Tasavvuf Anlayışını öne sürmüş...
Plutarkhos için dinlerin felsefeden farkı, onların filozofların peşinden koştukları doğruyu, felsefeden farklı tarz­da ifade etmeleridir. Plutarkhos bütün dinlerin aslında aynı Tanrı'ya, ama farklı adlar altın­da taptıklarını ileri sürer Aşkın olan Tanrı'ya ulaşmanın yolunun, akıldan değil, Sır Dinlerinin mensupianna vaad ettikleri Tanrı'yla birleşme, O'nun tarafından bir tür aydınlatılmaya (il­lumination) benzeyen araçsız, mistik bir sezgiden geçtiğini söyler. Plutarkhos Tanrı'yı geri kalan her şeyin üzerine yükselterek O'nun gerçekten var ve gerçekten bir olan tek varlık olduğunu ifade eder.
Sayfa 43 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
Hazdan, bir düşmandan kaçar gibi kaç...
Kiniklere göre, iyi hayat veya kurtuluş, toplumun reddedilmesinde ve basit bir şekilde yaşamakta bulunur. Onlara göre, toplumsal hayat, bu hayatın yarattığı kurumlar, zenginlik, evlilik, bütün bunlar boş ve değersizdir. Eğer mutluluğu bu tür şeyleri elde etmede ararsak, varacağımız yer hüsran ve hayal kırıklığıdır.
"Tanrılara gelince, ne onların var oldukları, ne var olmadıkları ne de ne şekilde olduklarını biliyorum; çünkü bu konuda bilgi edinmeyi engelleyen çok şey vardır: onların duyularla algılanmamaları, insan hayatının kısalığı." ~Protagoras
Philon'un insana en büyük amaç ve mutluluk olarak teklif ettiği şey, 'Tanrı'yı görme'dir. Tanrı'yı görmek, aynı zamanda 'O'nun tarafından görül­mek', Tanrı'yla yakınlaşmak, aynı zamanda 'Tanrı tarafından O'nun Kendi­ sine doğru çekilmek' demektir. *****
Sayfa 42 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
Bu yüzden Thales...
"O (Thales) neyin zor olduğunu sorana: 'kendini tanımak;' neyin kolay olduğunu sorana: 'başkasına akıl vermek;' neyin en tatlı olduğunu sorana: 'kavuşmak;' tanrının ne olduğunu sorana: 'başı sonu olmayan şey;' gördüğü en acayip şeyin ne olduğunu sorana: 'yaşlı bir tiran;' insanın talihsizliğe en kolay nasıl katlanacağını sorana: 'düşmanlarını daha kötü durumda gördüğü takdirde;' en iyi ve en doğru nasıl yaşayacağımızı sorana: 'başkalarında kınadığımız şeyi kendimiz yapmadığımız takdirde' (diye cevap vermiştir)."
Sayfa 110 - AlfaKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.