Seni de anlayamadık değil mi Ahmet Ağabey?
Anlayamadığımız,bilemediğimiz her şey gibi!
Meğerse kişi severse vatanını, bir kaya olsa bile erirmiş...
Yıldızlar gündüz oldu diye kaybolmaz, karanlıkta parıldarmış...
(Ahmet Kaya'ya ithafen)
"Bazen de daha ilerilere, denize çok yukarıdan bakan kayalıklara kadar gider, orada yosun bakışlı uçurumun kenarında, durulmuş suyun yeşil ve somakî bir ayna gibi akşamın son ganimetlerine açılışını, bir anne rahmi gibi bu ışık parçalarını alışını ve yavaş yavaş onların üstüne kapanışını, örtülüşünü seyrederdi. Ta yerin altından, ilerleyen ve gerileyen dalgaların sağır gürültüsü, küçük piyanolar, aşk fısıltıları, kanat çırpışları, şıpırtılar, hülasa bilinmeyen varlıkların, yalnız günün bu saati için yaşayan, akşamla gecenin arasındaki geçidi doldurduktan sonra kim bilir hangi sedef kabuğunda, balık pulunda, kaya çukurunda, ay ve yıldız aksinde uyuyan binlerce varlığın sesleriyle kenarları pul pul, akisleri renkli büyük davetler onu çağırırdı. Nereye çağırırlardı? Mümtaz bunu bilseydi, belki bu davete koşardı. Çünkü suyun sesi, aşkın, ihtirasın sesinden kuvvetlidir. Karanlıkta su sesi insanın içindeki ölüm mayasının dilini konuşur."
Tâ yerin altından, ilerleyen ve gerileyen dalgaların sağır gürültüsü, küçük piyanolar, aşk fısıltıları, kanat çırpışları, şıpırtılar, hulâsa bilinmeyen varlıkların, yalnız günün bu saati için yaşayan, akşamla gecenin arasındaki geçidi doldurduktan sonra kim bilir hangi sedef kabuğunda, balık pulunda, kaya çukurunda, ay ve yıldız aksinde uyuyan binlerce varlığın sesleriyle kenarları pul pul, akisleri renkli büyük davetler onu çağırırdı. Nereye çağırırlardı? Mümtaz bunu bilseydi, belki bu davete koşardı. Çünkü suyun sesi, aşkın, ihtirasın sesinden kuvvetlidir. Karanlıkta su sesi insanın içindeki ölüm mayasının dilini konuşur.
O'nun şarkıları dünyalar kadar derindir Şimdi bir ormanda bir kuşun yüreciği küt küt atıyorsa
Bir ağaç karanlıkta büyüyorsa yavaş yavaş
Onun şarkılarındadır muhakkak
Filmdeki yazar, "Tanrı bizi birer heykel gibi yontuyor" diyor, "bizi biraz daha güzelleştirmek ve inceltmek için vurduğu çekiç darbeleridir acı."
Her darbeyle çizgilerimiz biraz daha belirginleşip inceliyor ve içimiz her darbeyle biraz daha sancıyıp sarsılıyor, bir kaya parçasıyla bir heykeli birbirinden ayıran da o darbelerle çekilen acılar zaten...
Akşam olur karanlıklar çökende
Devriyeler adım adım gezende
Kar kaplamış solmuş, güller görende
Sarılıp dallarına öpesim gelir...
youtube.com/watch?v=4xHIdhZ...
Ahmet Kaya
Çoğunu okumadım sağdan soldan derledim:
Aşkın Şehidi - Ahmet TURGUT (Bozkırın Sırrı Türk Peygamber romanını öneririm)
Aşkın Elçisi - Ahmet TURGUT
Aşkın Secdesi - Ahmet TURGUT