“Ayağını sakınarak basma aman sultânım Dökülen mey kırılan şişe-i rindân olsun.” | Nedim
şiirimin oluşmasında, sandığınız gibi, sadece bazı ozanların etkisi ya da katkısı olmadı; tam tersine, sinemadan resme, romandan toplumsal bilimlere değin, şiir dışında bir sürü disiplinin katkısı oldu. Çocukluğumdan beri süregelen sinema tutkumu hesaba katmadan, şiirimin doğru değerlendirilebileceğini sanmam. Bunun gibi, diyalektik yöntemin özelliklerini öğrenmemin, şiir oluşturmamda önemli katkıları olduğuna eminim. Elbet, çok eski yıllardan bu yana sevdiğim ozanlar oldu, hep aynı kalmasalar, zaman zaman değişseler de, adlarını rahatlıkla vermişimdir, yine de verebilirim: Halk ozanlarından, Dertli, Bayburtlu Zihni, Dadaloğlu, Gevheri. Divan ozanlarından Bakî, Nedim. Çağdaşlarımızdan, elbette Nâzım. Bunlar, şiirde ‘kan grup larımızın’ uyuştuğu ozanlar. Bir de, böyle bir yakınlık içinde olmadığım ama önemsediklerim var: Şeyh Galip ve Nail-i Kadim, Karacaoğlan ve Yunus Emre, Yahya Kemal ve Ahmet Muhip.
Reklam
1730 isyanı bir kelimeyle, bir taraftan halk ile zevki sefa için pervasızca servetler harcayan saray arasındaki çatışmayı gösterdiği gibi, meclis-i işrete, sanatlara, şiir ve musikiye revaç veren İrani geleneğe karşı İslami Seriatcıların ayaklanması şeklinde açıklanabilir. …. İhtilalin lideri Patrona Halil, çağdaş gözlemcilere göre korkusuz,
Zorbalar egemenliği-Patrona Halil ayaklanması, lale devrinin sonuKitabı okuyor
Nurullah Ataç, yolda yürürken beyitler okurdu kendi kendine; sevdiği, seçtiği Divan beyitlerini yazmıştı bir deftere, "O koca koca divanlarda güzel beyit azdır, ama aramaya değer" derdi. Sonra ben de öyle bir defter tutmaya kalktım, ama sürdüremedim, bıraktım gitti. O şiir, Divan şiiri, gittikçe unutuluyor, genç ozanlarımız onun tadını
Mustafa Kemal ve arkadaşlarını Anadolu yollarında dolaştıran, bin bir güçlükle güreştiren yapıcı ve yaratıcı ağrı, Malazgirt'in ve büyük fethin başladığı işi asırlar boyunca devam ettirecek ve nasıl Sinan ile Nedim'i, Yunus ile Itrî'yi muzaffer rüyalara borçlu isek, gelecek çağların şerefini yapacak olan isim ve eserleri de İnönü'nde, Sakarya ve Dumlupınar'da harita başında geçen uykusuz gecelere ve bu gecelerin ağır yükünü kemik ve kanı pahasına taşıyan isimsiz şehit ve gazilere borçlu kalacağız. Ankara Kalesi bu akşam saatinde bana bir milletin, tarihinin ne kadar uzun olursa olsun, birkaç vak'anın etrafında dönüp dolaştığı, birkaç büyük ve mübarek rüyaya, yaratıcı hamlenin ta kendisi olan bir imanın devamına bağlı olduğunu bir kere daha öğretti.
Batı medeniyetinin üstünlüğünü kabul etmek ve teknik alanlarda onu taklit hareketi, 1718-1730 arasındaki bir kültür ve zihniyet değişimi olarak, tarihimizde Lale Devri adıyla anılmıştır. Bu dönemi üç kişi sembolize eder: Sultan III.Ahmet, Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim paşa ve içki meclislerinin bülbülü büyük şair Nedim.
Sayfa 6 - Osmanlı devlet ve toplumunda yeni dönem (1700-1900)Kitabı okuyor
Reklam
466 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.