Hikâye sanatı ağızdan ağza anlatılan masallarla başlamıştır. Edebiyat tarihçileri, hikâyenin ilk kez Hindistan’da ortaya çıktığını belirtiyorlar.İlk yazılı hikâyelerle, Rönesans hareketinde, yani on dördüncü yüzyılda İtalya’da karşılaşıyoruz. Boccaccio’nun “Decameron” adını verdiği “On Gece Hikâyeleri” hikâyecilik sanatına öncülük etmektedir.
1000kitap.com' da bazılarının hani o gereksiz bulduğu paylaşımlarda, tanıdığım Burak kardeşimin gittiği ve izlenimlerini paylaştığı PARK SAHAF' taki 2.el kitap mezatına gittim. 44 TL'ye almayı ve okumayı istediğim 22 adet kitabı satın aldım...Allah razı olsun Burak kardeşimden, uzun zamandır hiç bu kadar mutlu olduğumu hatırlamıyorum...
PARK SAHAF İstanbul Fatih, Fevzi Paşa Cad. Atik Ali İEET otobüs durağı karşı sokağından girince solda bodrum katında...
Ahmet Bedri 0533 323 04 06
Mezat, Çarşamba, Cuma ve Pazar günleri saat 18.00 den itibaren geç saatlere kadar devam ediyor..1 TL' den başlıyor.. :)
facebook.com/ahmet.bedri9277...
PAYLAŞMAK GÜZELDİR.....
“AYAKLI KÜTÜPHANELER”
M. NİHAT MALKOÇ
“Ayaklı kütüphane” ifadesi aslında bir deyimdir. “Çok şey okumuş, her sorulana cevap veren, çok şey bilen, okudukları aklında kalmış kimse…” anlamlarına gelir. Eskiden bu çeşit insanlar çok vardı ülkemizde. Günümüzde de var; ama eskisi kadar değil.
Değerli araştırmacı-yazar, tarihçi, gönül insanı Dursun
Mahmut Yesari
Mekanın cennet olsun.
Mahmut Yesari (5 Mayıs 1895- 16 Ağustos 1945) Türk roman ve oyun yazarı.
Mahmut Yesâri, 5 Mayıs 1895 tarihinde Elazığ'da doğdu. Miralay Fahrettin Bey’in oğlu, Osmanlı milli marşı Hamidiye'nin bestecisi Ahmet Necip Paşa'nın torunu, öykücü Afif Yesari’nin babasıdır. Soyadını, sol eliyle yazdığı için Yesari lakabı ile anılan Yesârî Mehmet Esad ile oğlu hattat Yesârizâde Mustafa İzzet dedelerinden almıştır. Yesârî Mehmet Esad'ın büyük dedesi ise döneminin ünlü müderrislerinden, Mekke kadılığı da yapmış olan Kazâbâdî Ahmet Efendi'dir.
Nene Hâtun
Rus askerlerin 8 Kasım 1877 gecesi haberinin Erzurum’da sabah ezanından hemen sonra "Moskof askeri Aziziye Tabyası'nı ele geçirdi" şeklinde minârelerden Erzurum halkına haber verildi. Bu haberin ardından Erzurum halkından silahı olan silahını, olmayanlar ise balta, tırpan, kazma, kürek, sopa ve taşları ellerine alarak Tabya'ya doğru