Lale Devri tabiri nereden geliyor?
Lale Devri, "zevk ve sefâ" devri olarak bilinir. Adını, O dönemde İstanbul'da yetiştirilen ve zamanla ünü dünyaya yayılan lale çiçeklerinden alması, çok sonradan olmuştur. Bu dönem Osmanlı İmparatorluğunun hiçbir devrinde Lale Devri olarak anılmamıştır. Yahya Kemal; samimi arkadaşı Ahmet Refik Altınay ile bir sohbeti sırasında, III. Ahmed'in Vezir-i Azamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa ile beraber 1718-1730 yılları arasında yaptıkları, Osmanlı İmparatorluğundaki yaşam biçimini değiştirme etkinliklerini Lale Devri olarak tanımlar. Ahmet Refik de bu dönemi anlatan kitabına "Lale Devri" ismini verir ve bir süre sonra bu dönem Lale Devri olarak anılmaya başlar
Kaynak : Osmanlı Tarihi 1566-1789, Anadolu Üniv. Yay. Syf 159
Ardından, 1933 senesinde, bir gün içerisinde Darülfünun kapatılıyor ve ertesi gün aynı yerde İstanbul Üniversitesi açılıyor. Kapatıp açmanın teknik bir nedeni var. Kapatıldığı an oradaki bütün hocaların iş akdi de fesh olmuş oluyor. Tekrar açıldığında sıfırdan bir kadro kuruluyor.
Yeni üniversite, herkesi işe almak zorunda değil. Bir sürü insan
Tarihi sevdiren adam'ın ihaneti
Adı "Tarihi Sevdiren Adam"a çıkmış olan Ahmet Refik Altınay, Abdülhamid ve Devr-i Saltanatı adlı kitabının 3. cildinde, bomba olayından sonra yapılan tahkikattan bahsederken aşağıdaki inanılmaz satırları yazabilmiştir:
"Nihayet, hakikat tamamiyle meydana çıkarıldı. Osmanlı milletini Abdülhamid'in zulmünden kurtarmak için bu hareket-i kahramanânenin (kahramanca hareketin) Ermeni vatandaşlar tarafından icra olunduğu anlaşıldı!"
Meşrutiyet devrinde Ermeni teröristin kahramanlığını alkışlayan yazar, Cumhuriyet döneminde Türkçü kesilmiştir.
Sayfa 316Kitabı okudu
Meşrutiyet yıllarında geleneksel Osmanlı tarihçiliğinden ulusal tarihçiliğe geçişte dört tarihçi ön plana çıkıyordu. Bunlar, Ali Reşad, Diran Kelekyan, Ahmet Refik (Altınay) ve Fuad Köprülü idi. Pozitivist tarih yazıcılığının Osmanlı İmparatorluğu'ndaki ilk temsilcisi Ali Reşad sayılabilirdi.
Sayfa 127Kitabı okudu
Kestik ama Ermeniler de Kesti
Saçma sapan propaganda formüllerini tekrarlamadan önce Allah aşkına beş dakika düşün. Akla mantığa sığan bir tarafı var mı?
Bir taraf tam teşekküllü orduya ve bin yıllık muharebe geleneğine sahip. Polisiyle, jandarmasıyla, yasasıyla, mahkemesiyle koskoca devlet teşkilatı elinde. Ayrıca icabında yağma vaadiyle harekete geçirilecek mal-mülkten
Halka yönelik eserleriyle tanınan ve tarihi bir bakıma kitleye sevdirmekte çok büyük rolü olan Ahmet Refik( Altınay soyadını taşırdı), bu döneme Lale Devri ismini vermekle çok isabet etmiştir. Çünkü Osmanlı ve Türk hayatında Lale Devri’nin önemi kavranmıştır.
Sayfa 59Kitabı okudu
Kadınlar Saltanatı, Ahmet Refik Altınay
Kösem Valide Sultan kalben memnundu; bütün arzularına kavuşmuştu. Gerçi oğlu Ibrahim’in karanlık odada, cellatlar elinde boğulması onu bir dereceye kadar müteessir etti. Fakat yalnızca biraz ağladı, saltanat hırsı analık şefkatine galip geldi.
Sayfa 87Kitabı okudu
Kadınlar Saltanatı, Ahmet Refik Altınay
Kösem Sultan Dördüncü Murad’ın kan dökücü tabiatını değiştirmeye uğraşmış, Osmanlı hanedanını yok olmaktan kurtarmıştı. Sultan İbrahim’in hasta olduğunu bildiği halde hanedanın son nesli olarak Fatih’in tahtına oturtmuş, bu yüksek makamı geçici bir zaman için işgal ettirmişti. Kösem Sultan, Sultan İbrahim vasıtasıyla adeta Osmanlı neslinin devamlılığına çalışmıştı.
Sayfa 71Kitabı okudu
Kadınlar Saltanatı, Ahmet Refik Altınay
Sultan İbrahim sarayın ve devletin idaresini büsbütün unutmuştu, kadınlar saltanatı bütün hırsları, bütün rekabetleri, yağmaları ve rüşvetleri ile hüküm sürüyordu.
Sayfa 27Kitabı okudu
Ahmet Refik Altınay
Solsan da sararsan yine gül penbe dehensin
Rabbin bana bir nimeti varsa o da sensin
Sinem ebediyyen o güzel tenle bezensin
Rabbin bana bir nimeti varsa o da sensin
