çoğu kez, ne derece yanılmış olduğumuzu, basmakalıp düşüncelerimizin sonunda kendimizden birer parça ve refleksler halini almış olduğunun farkına varacağız.
Tahliye ve yeniden siyaset Türkeş
9 Nisan 1985'te tahliye edildi. 11 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. MHP ve ülkücü kuruluşlar davası, 7 Nisan 1987'deki gerekçeli karara kadar devam edecekti. 1983'te çok partili hayata dönülmesinin ardından ülkücüler yeniden parti kurma çalışmalarına başlamıştı, Türkeş ise bu çalışmaları önce
"Dedem dağlarda dolaşırken bazen ben de eşlik ederdim. Ceplerinde kayısıdan bademe, iğdeden cevize meyve çekirdekleri olurdu hep. Bunları müsait yerlere gömer yanındaki su bidonundan can suyu verirdi. Köyümüzün karşısında bir çeşme vardı. Çobanlar koyunlara tuz verdikten sonra bu çeşmeden suladıkları için "Tuzla" çeşmesi denirdi buraya. Dedem, bahar aylarında söğütlerden kestiği dalları bu çeşmenin ayağına dikerdi. Dedemi defnettikten sonra, küçük torunları mezarının üzerine bu söğütlerin dallarından koymuştu.
Dedemle birlikteyken yaşadığım bir olay; kendisi de omzunda heybesi ile gezgin bir derviş olan Yunus'un "Yaratılanı sevdik, yaratandan ötürü" sözünün hayata nasıl tatbik edilmesi gerektiğini göstermişti bana. Bir gün dağ gezilerimizin birindeyken dedemin heybesinden çıkardığı odun isinden kapkara olmuş bir çaydanlıkta, kekik demlemek için ateş yakıyorduk. Ben, etraftaki kurumuş sığır pisliklerinı, tezekleri toplayıp ateşe attığım da, elinin yanmasına aldırmadan onları ateşten almış ve bana" Oğlum onlar daha tam kurumamış, içinde böcü börtü vardır, onları yakarsak ötede biz de yanarız." demişti."
Sayfa 255 - Kepez Belediyesi Kültür YayınlarıKitabı okudu
İslâm dinine en şiddetli hücumlardan birini kadınlar meselesinde yapıyorlar. Avrupalılara göre müslüman kadınları hukuk ve saadetten mahrumdurlar; talâk[=boşanma] meselesi, kadınları erkeklerin oyuncağı haline getirmiştir. Bu suçlamalar ya kadınlar hakkındaki o dinî emirleri ve Peygamber'in fikirlerini bilmemekten veyahut da garazdan