Ahmet Gür

Ahmet Gür
@ahmetkovic
Pek çoğumuzun benimsediği gibi, alnımıza ya da ayamıza bizden önce, bizimle birlikte yerleştirilmiş çizgilerin yönümüzü belirlediğine körükörüne inanmak da bir yol, biliyorum, ama o çizgilerin yazısıyla bizim çizebileceklerimizin yazısı arasında karşılıklı bir çelişme yaşamanın, yaşatmanın daha sağlam bir inan oluşturduğuna varmayı yeğliyorum, her zaman yeğledim.
Sayfa 62 - YKYKitabı okudu
Reklam
(İyi ama bir öykünün tam başladığı an nasıl saptanır ki? Her şey daima daha önceden başlamıştır, her romanın ilk sayfasının ilk satırı, kitabın dışında olmuş bir şeye göndermedir. Ya da gerçek öykü on ya da yüz sayfa sonra başlayacaktır ve öncesi yalnızca girizgâhtır. İnsan türünün bireylerinin hayatları daimi bir örgü oluşturur, geri kalandan bağımsız bir anlama sahip olan yaşanmışlık parçasını –sözgelişi her ikisi için de mutlak bir anlam taşıyan tanışma– bir tarafta yalıtma konusunda atılacak her adımda; her ikisinin de beraberinde birtakım olaylar, ortamlar, insanlarla dokunmuş bir örgü getirdiği ve bu buluşmadan da kendi ortak öykülerinden kopacak bambaşka öyküler türeyeceği unutulmamalıdır.)
Sayfa 154Kitabı okudu
peşinden yetişmekte zorlanıyorum. Öykü de peşinden yetişmekte, boşluk üzerinde inşa edilmiş bir diyalogu harf harf aktarmakta zorlanıyor. Öykü için köprü henüz: Her sözcüğün altında bir hiçlik var.

Reader Follow Recommendations

See All
Otele dönerken düşman bir bölgede oldukları hissinden kurtulmuşlardı, gerçi düşman doğru kelime değildi, dilini tanımayı reddettikleri bir bölgedeydiler, seslerini yükseltmedikleri, kavga etmedikleri -ki bunları yapmaya niyetleri yoktu- sürece varlıklarının hissedilmediği ve izlerinin kalmadığı paralel bir dünyadaydılar.
Sayfa 170 - Can Yayınları
Açıklama denen şey giydirip kuşatılmış bir yanlıştır, yanlışın ta kendisi, iyice kafana sok bunu.
Sayfa 391 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bu bir tanım değil efendim, avuntu, kendini aldatmaca. Bizler aslında, seyircilerin izlediği, onların gözleriyle izlenen komediye benziyoruz ama ikinci perdede içeri giren seyirciler bunlar. Çok güzel tabii görülenlerin tümü ama başı bilinmediği için hiçbir şey anlaşılmaz. Oyuncular konuşuyor, yüz göz devinimleri yapıyor, el kol sallıyorlar ama ne için olduğu bilinmiyor. Onlara bilgisizliğimizi yansıtıyoruz, bizi deli sanıyorlar, sahneye giren, kararlı biçimde sahneden çıkan çatlaklarız onlara göre. Zaten Shakespeare de bizden önce demiş bunu, eğer demediyse, demesi gerekirdi.
Sayfa 233 - Can YayınlarıKitabı okudu
Şimdiki zaman geçmişin içindeydi
Sayfa 120 - Can YayınlarıKitabı okudu
Başkalarının sevinçleriyle güldüm hep. Benim olansa hüzündü.
Sayfa 64 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Anlam yoktu hiçbir şeyde. Usul usul anıları biriktirmekti yaşam.
Sayfa 63 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Gitmek istemiyorum. Kalmak da istemiyorum. Öylece durmak istiyorum yalnızca. Eskimiş bir insan heykeli gibi.
Sayfa 42 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Algılarının kesinliği arttıkça, yorumlarının doğruluğu azalıyor gibi.
Sayfa 87 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Var olan tek şey yalnızlık, her seferinde er ya da geç karşında bulduğun, dost ya da yıkıcı yalnızlık; onun karşısında, her seferinde yalnız kalıyorsun, yardımdan yoksun, şaşkın ya da afallamış, umutsuz, sabırsız.
Sayfa 78 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Unutmayı öğrendiğini, günün birinde unutmak için kendini zorladığını unutuyorsun.
Sayfa 40 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Hayır. Sen yap-boz oyununun eksik parçası olmayı yeğliyorsun. Tasını tarağını topluyorsun. Şansını hiç denemiyor, hiçbir işe umut bağlamıyorsun.
Sayfa 33 - Metis YayınlarıKitabı okudu
O zaman, kibritimi bir daha yakmadan gerisin geriye şehrin ışıklarına dönerken, felaket anlarında ölümü karşılamanın en mutlu yolunun bu olduğunu düşünerek uzak bir sevgiliye acıyla sesleneceğim
Sayfa 26 - YKYKitabı okudu
39 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.