Ahmet

Sabitlenmiş gönderi
336 syf.
·
Not rated
·
Liked
·
Read in 4 days
Bugün ilacınızı almayı unutmadınız değil mi?
Hepimizin bir ağrısı var bu dünyada sürekli bir ilaç aradığımız. Herkesin ilacı da farklıymış tıpkı ağrıları gibi. Bu ilaç acıyı hafifletiyor mu yoksa unutturuyor mu, bilmiyorum. Nihayetinde fark eder mi, onu da bilmiyorum. Hayata bir yerinden tutunmaya çalışıyoruz sonuç olarak, herkes dediğimiz o kütlenin içinde bir yer edinmeye. Bilim o kadar
Dünya Ağrısı
Dünya AğrısıAyfer Tunç · Can Yayınları · 20214,022 okunma
Reklam
"Eski bir öykü vardır," dedi Hardin, "belki insanlık kadar eski, çünkü onu içeren en eski kayıtlar kendilerinden de eski başka kayıtların kopyalarıdır zaten... ilginizi çeker diye düşündüm. Öykü şöyle: "Kurt gibi güçlü ve tehlikeli bir düşmanı olan at, ömrünü her an tetikte, korku içinde sürdürmektedir. Kapıldığı ümitsizlik onu
Sayfa 192 - 193Kitabı okuyor
Öne doğru eğilip ani bir heyecanla ekledi: “Vakıf'a yapılacak bir saldırının günahların en büyüğü olacağının farkında mısınız, altes?” Wienis'in kendine hakim olmaya çalıştığı o kadar belliydi ki. “Bana vaaz vermeye kalkmayın, Hardin. Boş laflarınızı o kalabalık güruha saklayın.” "Azizim Wienis, ya kimin için saklıyorum sanıyordun? Şu son yarım saat içinde Anacreon'daki her tapınak, onlara az önce size bahsetmiş olduğum konuda vaaz veren bir rahibi dinlemek üzere toplanan yığınlarla dolmuştur sanırım. Anacreon üzerinde hükümetlerinin dinlerinin merkezi konumundaki gezegene habersiz bir şekilde, haince saldırdığını bilmeyen tek bir erkek veya kadın yoktur."
Sayfa 178 - 179Kitabı okuyor

Reader Follow Recommendations

See All
“Hem şunu sakın unutmayın. Eğer o, bu sorunu zamanında görebildiyse, biz de şimdi aynı açıklıkla görebiliriz. Bu durumda, eğer o bu soruna bir çözüm öngörebildiyse, bugün biz de o çözümü aynı açıklıkla yakalayabilmeliyiz. Sonuçta Seldon bir büyücü değildi. O görebiliyordu, bizse göremiyoruz bahanesiyle bu çıkmazdan kaçmak olmaz.” “İyi ama, Hardin," diye anımsattı ona Fara, “zaten göremiyoruz ki!” “Denemediniz ki. Bir kez olsun denemediniz. Öncelikle, ortada bir tehdit olduğunu bile kabul etmeye yanaşmıyorsunuz! İmparator’a tamamen kör bir inançla bağlanmışsınız! Şimdi de benzer bir inancı Hari Seldon’a kaydırdınız. Ya bir otoriteye, ya da geçmişe bel bağlıyorsunuz siz... oysa çözümü kendinizde aramanız gerekir.” Farkında olmadan yumruklarını sıkıyordu. “Bu davranış sizde hastalık halini almış... herhangi bir otoriteyle çatışması halinde kendi aklınızın bağımsızlığını bir kenara bırakmanıza neden olan bir reflekse dönüşmüş. İmparator’un sizden daha güçlü, Hari Seldon’ın ise daha zeki olduğuna dair en ufak şüphe kalmamış zihninizde. Bunun yanlışlığını göremiyor musunuz?”
Ahmet tekrar paylaştı.
☆kendindeki kırılganlığı kabul etmek☆
Bizi durmadan, hiç gevşemeden başarı göstermeye iten bir toplumda, hayatımızın kırılgan dönemlerinde "şarj olmak", gücümüzü toplamak için kendimizi "gölgede bırakmayı", gereken zamanı ayırmayı artık bilmiyoruz.
Sayfa 8 - V. Baskı: Haziran 2022 - Domingo
Reklam
Ahmet
@ahmettahacelik·Thinking of reading a book
Kitapları Kurtaran Kedi
Kitapları Kurtaran KediSosuke Natsukawa
7.9/10 · 2,699 reads
"Ansiklopedi önce gelir," dedi Crast oturaklı bir sesle. "Tamamlamamız gereken bir görevimiz var." "Görevinizin canı cehenneme," diye bağırdı Hardin. "Elli yıl önce bu doğru olabilirdi belki. Ama bizimki yeni bir nesil."
"Vay canına!” Hardin sinirlenmişti. “Nedir bu yahu? Herkes durup durup sanki bunlar büyülü sözcüklermişçesine 'İmparator' veya 'İmparatorluk' diyor. İmparator buraya binlerce parsek uzakta, kaldı ki bizi zerre kadar umursadığından da kuşkuluyum. Umurunda olsak bile, ne yapabilir ki? Bu bölgedeki İmparatorluk filosu dört krallık arasında paylaştırılmışken ve içlerinden biri de Anacreon'ken elinden ne gelir ki? Dinleyin, silahlarla savaşmalıyız, sözlerle değil.
Pirenne diş gıcırdatarak onun ardısıra baktı. "Çekilmez yaratık," diye homurdandı. "Ahmak herif! Lanet..." Hardin araya girdi: "Öyle deme. Çevresinin bir ürünü o sadece. 'Benim silahım var, seninse yok,' dışında pek bir şeye basmıyor kafası."
Sayfa 74 - 75Kitabı okuyor
Daha şimdiden dedelerinin yaşamına özlem duymaya başladılar. Siyasi dalgalanmaların ve ticari durgunluğun artmasına tanık olacaklar. 'Ne koparırsak yanımıza kâr kalır' gibisinden anlık telaşlar galaksiye hakim olacak. Hırslı insanlar öylece durup beklemeyecek, namussuzlar ise onlardan geri kalmayacak. Onların her hareketi dünyalarımızın çöküşünü hızlandıracak.
Reklam
"Dr. Seldon," diye söze girdi Chen, "İmparatorluk'un huzurunu bozuyorsunuz. Şu an galaksinin tüm yıldızları arasında yaşamakta olan katrilyonlarca insandan hiçbiri önümüzdeki yüzyılı göremeyecek. Neden kendimizi üç yüzyıl sonrasının olaylarıyla meşgul edelim ki?" "Ben bundan beş yıl sonra bile hayatta olmayacağım," dedi Seldon, "yine de bu beni fazlasıyla meşgul ediyor. İsterseniz idealistlik deyin. 'İnsanlık' diye adlandırdığımız o gizemli genellemeyle özdeş tuttuğumu söyleyebilirsiniz."
Y. Daha önce de söyledim ve yine söylüyorum: Trantor önümüzdeki üç yüzyıl içinde yerlebir olacak. S. Bu ifadenizi sadakatsizce bulmuyor musunuz? Y. Hayır, efendim. Bilimsel gerçeklik her türlü sadakatin ve sadakatsizliğin ötesinde bir şeydir.
Ahmet
@ahmettahacelik·Started reading a book
Vakıf
VakıfIsaac Asimov
8.7/10 · 3,346 reads
494 syf.
·
Not rated
·
Read in 8 days
İki Şehrin Hikâyesi
İki Şehrin HikâyesiCharles Dickens
8.5/10 · 58.7k reads
Çocukluğundan beri içinde kuluçkaya yatmış bir haksızlığa uğramışlık duygusu ve belli bir sınıfa yönelik müzmin bir nefret vardı; fırsatını bulduğunda bunlar, onu âdeta vahşi bir dişi kaplana dönüştürmüştü. İçinde acıma duygusundan eser yoktu. Bir zamanlar böyle bir erdeme sahip olmuşsa bile, merhamet onu çoktan terk etmişti. Masum bir adamın, atalarının günâhları yüzünden can verecek olması onun açısından önem arz etmiyordu; orada gördüğü, o masum adam değil, onun atalarıydı. Karısının dul, çocuğunun yetim kalacak olması önem arz etmiyordu; bu ceza onlara azdı bile çünkü onlar, onun ezelî düşmanları ve avıydılar, bu yüzden de yaşamaya hakları yoktu. Ona yalvarıp yakarmak çare etmiyordu; kendine bile acıması olmayan bir kadındı, değil ki başkalarına acısın.
Sayfa 475Kitabı okudu
Etraflarını çevreleyen dehşeti birkaç saatliğine de olsa unutup huzur bulabilmek için dinlenmeye çekilen insanların aydınlatılmış pencerelerini, yıllar yılı din adamlığı kisvesi altında yapılan sahtekârlığa, soyguna ve har vurup harman savurmaya karşı halkta oluşan ve artık özyıkım boyutlarına varan nefretten dolayı artık hiç dua edilmeyen kiliselerin kulelerini, kapılarına yazıldığı gibi Ebedi Uykuya tahsis edilmiş mezarlıkları, dört bir yanı sarmış zindanları, altmışar altmışar ölüme götürülmenin sıradan ve gündelik bir hal aldığı, bu yüzden de, Giyotin’in önünde artık tek bir insanın bile acıklı hikâyeler anlatmadığı sokakları vakur bir merakla izledi; gece, öfkesine kısa bir mola vermeye hazırlanan şehirdeki tüm yaşamı ve ölümü vakur bir merakla izledi.
Sayfa 413Kitabı okudu
3,698 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.