Zweig'in mutlu sonla biten bir öyküsü diyebilirim. Ferdinand 'in buhranlarının beni deli ettiği de doğrudur. Malesef 'Mecburiyet'ler diyarında yaşıyoruz. Dünyaya geldiğimiz andan itibaren yavaş yavaş yontulup sıradan kuklalar haline getiriliyoruz . Bu durumu fark eden hayatına zor da olsa yön verebiliyor. fark edemeyenler ise ipleri kopana kadar kuklalığa devam ediyor veee hazin son. .. Zweig, kendi yaşadığı bunalımları, zorunlulukları, kaçışları her eserine ayrı ayrı yerleştirmiş. Ayri ayri ruh hallerini tahlil etmiş. Okuduğum çoğu eserine oranla en az yıpranan Ferdinand idi. Aslında eseri okuyunca Türk tarafimla gurur duydum. Sorun ne olursa olsun bizim canımız vatanımizdir. Biz Türkler geçmişten günümüze savaştan, savaşmaktan kaçmadik. Kaçmayacağız da... Peki bu kacmama durumu bize dayatılmış bir mecburiyet mi, bence hayır. Bu Atalarımızdan bize kalan özgürlük ruhu. Başka topraklarda özgür olmaktansa ölmeyi göze alma cesareti . Ama siz yine de mecburiyetlere boyun eğmeyin.