*evet yine spoiler içerir :')
Öncelikle bu kitabı daha iyi anlayabilmemiz için buraya şu deneyi bırakıyorum:
youtu.be/RQVB9ML8p_8?si=...
.....
Olimpos Yayınları, 5. Baskı (Kasım 2022)
Kitabımız, Bireysel Psikoloji'nin kurucusu Alfred Adler'e (1870-1937) aittir. Freud ile Viyana Psikanaliz Topluluğu'nu
“Kuşkusuz, evrenin yaratıcısı daha iyi bir yöntem planlayabilirdi;
ama bu belirli evrenin yarattıkları, bu belirli yönteme katlanmak zorundaydılar”
Jack London
Jack London, Martin Eden romanını kaleme aldığında genç yaşında uluslararası başarı kazanmış bir yazardı. Buhranlı bir döneminde çıktığı Güney Pasifik’teki deniz yolculuğunda yazdığı bu
1,5 yıl aradan sonra Ferrante ile yeniden buluşma. Anlatımda çıplaklık deyince aklıma gelen ilk isim elbette Annie Ernaux. Fakat Elena Ferrante ile tanışmamız Ernaux’ dan da önceye dayanıyor ve bu denli yalın ve çıplak bir anlatımı ilk onda keşfetmiştim. Yani Napoli romanlarını okurken. Yaklaşık 3000 sayfalık seriyi soluksuz bitirmiştim ve hayatım
Bu incelemede kurduğum cümleler sadece kendi fikirlerim veya başka kaynaklardan alıntıladıklarım değildir. Aşağıda yazanlar, kitabı okurken altını çizdiğim cümlelerin benim kafamda yeniden kurulup, özet mantığına çevrilmiş halidir. Yani, yazarın asıl anlatmaya çalıştığı veya özeti, bir bakıma kitabın bölümler halinde tahlili de diyebiliriz.
1.
Tüm bunlar kişinin kendisi değildir. İnsanlar içine doğduğu coğrafya ve aile nedeniyle bir dine, ırka, sınıfa, sosyal sınıfa ve politik görüşe ait olurlar. Tüm bunlar birer roldür. Belli bir dine, ırka, sınıfa ve görüşe sahip insan rolleri. O roller biz değiliz.
Siz Müslüman değilsiniz. Doğduğunuz toplum buna inandığı için inanıyorsunuz. Onu seçmediniz. İslam felsefesine yakın hissettiğiniz düşünce, duygu ve anılara sahipsiniz. Siz Hristiyan değilsiniz. Aileniz Hristiyan olduğu için bunu benimsediniz.
Hristiyan felsefesine yakın his.setmenizi sağlayacak düşünce, duygu ve anılar barındırıyorsunuz zihninizde. Siz Türk değilsiniz. O sizin dünyanın hangi bölgesinde doğduğunuzla ilgili verilmiş bir sıfat, bir kelime. Türkiye yerine Yunanistan'da ya da Nepal'de de doğmuş olabilirdiniz. Başka bir dine, başka inançlara sahip olacaktınız. O zaman siz siz olmayacak mıydınız?
Siz Kürt değilsiniz. Belli bir ülkenin belli bir coğrafyasında doğmuş birisiniz. Ve o coğrafyada doğanlara verilen bir isim siz olamazsınız. Siz tüm bu sıfatların ötesindesiniz.
“Çocukların anne babalarının iç hayatını anlama kabiliyetleri sınırlıdır, onu kendi öznelliklerinin merceğinden algılar ve sadece kendilerini etkilediği ölçüde anlarlar. Çocuklar bu bakımdan son derece kalın kafalıdır”. Hayata eksik ve bağımlı olarak başlamak bizi bir çok şeye mahkum bir varoluş sunar. Bu istesek de istemesek de başımıza gelir.
1976 doğumlu Kerem Eksen, Galatasaray Lisesi'ni bitiriyor sonra Boğaziçi Sosyoloji, ardından da aynı okulda Felsefe Bölümü'nde etik ve tragedya üzerine yüksek lisans ve doktorasını tamamlıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi'nde felsefe dersleri verirken bir yandan da Michel Foucault kitaplarını Türkçeye çeviriyor. CV'ye bakar
"HÜMA"
"Oysa ne kadar da yakışırdı gül dudaklarına gülmek,ne zamandır ağız dolusu güldüğü de yoktu zaten.Baharın ortasında çiçeğe durmuşken ayaza yakalanan bir çiçek bahçesi gibiydi kaderi.
Bir anda soldu tomurcukları.Yok oldu umutları."
Hayaller ve umutlardır insanı yaşama tutan, hayata bağlayan.Birçoğumuz en güzel
Franz Kafka
Analiz
Franz Kafka’nın 1915 yılında yayınlanan “Dönüşüm” adlı öyküsü, yazarın anlatım sanatının doruğuna ulaştığı bir eser olarak kabul edilir. Bu uzun öykü, küçük burjuva çevrelerindeki yozlaşmış aile ilişkilerini en ince ayrıntılarına kadar irdeleyerek, aynı zamanda toplumun dayattığı işlevini çoktan yitirmiş kalıplara bilinç
Sabrı öldürdük, türbesini yaptırdık, ziyaretgah bir makama dönüştürdük. Hayatımızda sabır yok ama lafı çok. Bunu tek başımıza yapmadık. Organize bir cinayet. Ateşi bol olsun Henry Ford, ihtiyaca göre üretim yerine seri üretime geçerek üretimi hızlandırmıştı. Bunu biraz konuşalım:
Kapitalizm, tüketim ve üretim arasındaki dengeyi hız ile yakaladı.
İnsan Platon’a göre toplumsal bir hayvandır. Acılara karşı kayıtsız kalmak ve sabırla dayanmak gerektiğini söyleyen stoacılara göre "İnsan, her şeye alışan hayvandır." Ortak çıkış noktası insanın bir hayvan olduğudur. Ve burada kasıt aslında doğanın bir parçası olduğumuz. Yani doğadan azade bir efendi değiliz. Varlığımız yani bedensel