KAVAK YELLERİ
Sevgili okuyucular! Özdemir Asaf'ın "Mesaj" adlı şiirini okuyalım. Ardından okuma yolculuğumuza devam edelim. "Ölebilirim bu genç yaşımda, En güzel şiirlerimi söylemeden götürebilirim. Şimdi kavak yelleri esiyorken başımda, Sevgilim, Seni bir akşamüstü düşündürebilirim." "Kavak yelleri" derken kişi kavağa, aklından geçenler yele mi benzetilmiş? Geçici âşık olma hâli sanırım. Kalbin değil, aklın yönlendirdiği sevgi... "Yalnız ne gariptir ki aşk geçer fakat başladığı yerlerde izi kalır." demiş Reşat Nuri Güntekin. Neyse... "Başında kavak yeli esmek" deyimini TDK, şöyle açıklamış: 1) Genç sorumluluk duygusundan uzak, zevk, eğlence peşinde koşmak. 2) Gerçekleşmeyecek şeyler düşünerek vakit geçirmek. Kavak Yelleri; sözleri Nilüfer ve Ülkü Aker'e, müziği Buğra Uğur'a ait Nilüfer'in 1992 yılı "Yine Yeni Yeniden" albümünden bir şarkısıdır. Yaşça kendisinden küçük olan birine âşık olan birinin çaresizlik ifadesi... Bir yakarış, bir yardım çığlığı, bir çıkmaz sokak bestesi... Şarkımızın sözlerinin birazını okuyalım. "Delilik biliyorum senle olmak delilik Takılıp kaldım karşı koymam imkânsız Yaşanan yıllarım senden çok daha fazla Hüzünlerim alır gider sevinçlerimi İçimde yılgın rüzgârların ayak sesleri Sende daha yeni yeni kavak yelleri Doğrusu, yanlışı, ağrısı, sancısı ne varsa yaşanacak Gözyaşı, ayrılık, pişmanlık, dargınlık hepsi benim olacak"
Çingene /roman tarihçesi
Dünyanın her tarafında dağılmış ve göçebe bir topluluktur. Avrupa'nın çeşit yerlerinde İran ve Belucistan gibi Asya memleketlerinde , Mısır Kuzey Afrika ve Amerika'da yaşayan, fiziki görünümleri, mizaçları ,yaşam tarzları ve dilleri ile diğer milletlerden ayrılan gezici bir topluluktur . Türkiye'de çingene adıyla bilinen bu topluluk
Reklam
Fernando Pessoa bundan 93 yıl önce; 20 Haziran 1931'de yazmış.👇👇 Sanki hapse gidecekmişim gibi, bütün varlıklarda olan o tekdüzelik batıyor bana bugün. Oysa, iyice düşününce anlıyorum ki, asıl TEKDÜZE olan BENİM. Bütün yüzler, hatta dün gördüğüm bir yüz bile bugün farklı, çünkü bugün, dün değil. Her gün bugünkü gündür ve dünyada bir benzeri daha olmamıştır. Aynı kalmak fikri ruhumuzda vardır sadece - ruh yanlış da olsa kendini hep aynı sanır, böylece onun gözünde, geri kalan her şey birbirine benzer, basitleşir. Dünya ayrı şeylerden, alçaklı yüksekli zirvelerden oluşur, ama eğer miyopsak, onu yekpare, yetersiz bir sis olarak görürüz. Keşke kaçabilsem. Bildiğim, bana ait olan, sevdiğim şeylerden kaçabilsem. Keşke gidebilsem. Bu yüzleri, bu alışkanlıkları, bu günleri görmek istemiyorum artık. Başka biri olmak, hücrelerime sinmiş bu rol yapma saplantısının yorgunluğunu atmalıyım. Uyku huzurla değil, hayatla çöksün üstüme. Deniz kenarında bir kulübe, hatta dağların sarp eteklerinde bir mağara yeter bana. Ne yazık ki istemekle olmuyor. Etrafımızı saran her şey bizim bir parçamız haline gelir, etin ve hayatın algılarına sızar. Her şey bizdir ve biz her şeyiz; peki ama, her şey bir hiç olduğuna göre bu neye yarar? Çok güzel paylaşımları var, takip etmek isteyen olursa. merve.eryuruk
Beyoğlu Rapsodisi
Ahmet Ümit'in yine güzel, heyecanlı ve bir solukta okunan bir kitabı. Kenan, Selim ve Nihat çocukluk arkadaşıdırlar. Kenan Hukuk Fakültesini bitirmiş kendine ait sigortacılık işiyle uğraşmakta, Selim Mimarlık bitirmiş kendi tekstil fabrikasını yönetmekte, Nihat ise arkadaşlarının yardımıyla açtığı bir kitapçıyı çalıştırmaktadır. Selim ve Nihat evlenerek yuva kurmalarına karşın Kenan eğlenerek hayatını geçiren, ölümsüz olmak isteyen, uçarı biridir. Bir ara fotoğrafçılığa meraklanır, fotoğraf galerileri açar. Beyoğlu'nda işlenen cinayetlere ait açılan fotoğraf galerisi sırasında dikkatini çeken fotoğraf ile bir cinayetin izini sürer. Katil yine tahminlerin ötesinde olup şaşkınlık yaratmakta..
“Saçının dokusundan nefret etmeyi sana kim öğretti? Teninin renginden nefret etmeyi sana kim öğretti? Beyaz adam gibi olmak için ağartıyorsun. Burnunun şeklinden ve dudaklarının şeklinden nefret etmeyi sana kim öğretti? Başının tepesinden ayak tabanlarına kadar kendinden nefret etmeyi sana kim öğretti? Kendi türünden nefret etmeyi sana kim öğretti? Birbirinizin etrafında olmak istemeyecek kadar ait olduğunuz ırktan bu kadar nefret etmeyi size kim öğretti?”
Malcolm X
Malcolm X
Olmak istediğim yere,ait olduğum yere geldim: mezarlığa.
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.