Psikolojik olarak; van Gogh'un Yıldızlı Gece ve Gece Kahvesi eserinde, Kafka'nın Şato'sunda, Selim Işık'ın son günlerinde, Akaki Akakiyeviç'in ölmüş ruhunda gibi hissediyorum. Yıldızlı Gece beni öyle bir içine çekiyor, Gece Kahvesi beni öyle bir çıkmaza sürüklüyor, öyle bir bunaltıyor ki hayat beni, bunu size anlatamam. Hiçbir zaman da anlatmayacağım. Siz beni kanlı canlı her gördüğünüzde, psikolojik olarak Yıldızlı Gece'nin girdabına çoktan kapıldığımı, geri dönemediğimi, attığım çığlığın şiddetini duymadığınız, görmediğiniz, bilmediğiniz için her şeyi dört dörtlük zannedeceksiniz.