Şairler dervişlerin kardeşidir. Aynı kaseden içerler çünkü. Muhayyile'nin kasesinden. Akif, bir şâir-derviştir.
Söyle bana ey talib, geçmişle gelecek arasında sıkışıp kalanlar nasıl yürüsünler?
Reklam
Dileyen üzerine alınabilir: Biz, gerçekte pek düşünmüyoruz.
Şiir sadece söz değildir. Hâşim'in deyimiyle söz ile musîki arasında ama musikiye daha yakındır. Yahya Kemal'e göre ise mihanikî ahenk şiirin en önemli vasıflarındandır. Necip Fâzıl şiiri mutlak hakikati aramanın bir aracı olarak düşünür. Âkif ise kendini şair olarak görmez. Beşir Ayvazoğlu kendisini önceden şair olarak gördüğünü söyler, sonraları ise bundan vazgeçtiğini itiraf eder. Bu tavrı ile onu Hamdi Tanpınar'a benzetirim. Şiire dair her şeyi bilmesine rağmen hocası Yahya Kemal kadar parlak şiirler verememiştir Tanpınar. Beşir Bey'in şiirlerinde o birikimi hissedebiliyor insan. Nesirine hayran olduğum Beşir hocanın şiirlerini, şiirsellik yönünden zayıf buldum. Bu kitabı seneler önce de okumuştum. Otuz beş yaşın kafasıyla tekrar okumak istedim. Yıllar önce dilime dolanan şu şiiri yine keyifle okudum: "Hem istedim gelmeni, hem bekletmeni Sen mi daha güzelsin, beklemek mi seni" Şiirin ismi Tereddüt. Necip Fâzıl şiirinin musikisini işittiniz bu mısralarda. Duygu ise tüm şairlerin müştereği. Beşir Ayvazoğlu'nun müstakil kitaplar halinde neşrettiği Haşim ve Yahya Kemal ile birlikte, 1924 yılında çekilmiş bir fotoğtafın izini sürdüğü kitabında Akif'i çok güzel işlemiştir. Hislerini bu şairlerin izinden ifade etmeye çalıştığını sezinlemek hiç de zor olmuyor. Şiirselliğini beğendiğim iki mısrayı daha iktibas ederek bitireyim: "İnce bir neş'edir seninle hüzün" "Âzâd ettiğimiz kin, sevdamıza kul olur"
Atatürk'e Dair
"Bir millet var... Biz onun varlığı ile ulaştık, İlâhi kanunların gizli gerçeklerine. Bir bakışla yön verdi bizlere, dağlar aştık. Dünya güneşi olduk, bir kıvılcım yerine... Aşk mı vefasız bize? Neden gönlümüz küllük? Kusurlarımız mı çok? Küçüldükçe küçüldük... Rüzgârlar! Çölden esin! Bize yaraşır matem... Meltemin nefesinde aşan her gonca, elem. 'Ah' oldu kubbemizde nağmelenen ezanlar... Bir inilti gibiyiz... Nerede o borazanlar? Bir zamanlar avları taşırdı atlarımız... Şimdi avlanan biziz, kırık pusatlarımız. Koş Mustafa Kemal, koş, atın çatlayana dek... Bizi tedbir mat etti... Sana tedbir ne gerek?"
Muhammed İkbal
Muhammed İkbal
(Pakistan'ın "Mehmet Âkif Ersoy"u)
Saat 3,30. Halimur-Ayvalı hattı üzerinde manga mevziindedir. İzmirli Ali Onbaşı (Kendisi tornacıdır) karanlıkta göz yordamıyla sanki onları bir daha görmiyecekmiş gibi baktı manga efradına birer birer:
Reklam
891 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.