Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Gerçeği görmek ve kabul etmek; hayatı, başarı ve başarısızlığı akıl, ilim ve bilim ölçeğinde değerlendirmek herkes veya her ulus için kolay olmamaktadır. Bunu yapabilen uluslar hatalarını kabul edip yaşanan yanlışlıklardan ders alarak, özeleştiri yaparak karşılaştıkları sorunları çözmekte başarılı olmaktadırlar. Fakat gerçekleri kabul etmeyen, olaylara akıl, ilim ve bilim çerçevesinden değil de kendi penceresinden bakan, özeleştiri yapamayan, her zaman kendini doğru ve haklı gören bizim gibi uluslar ise her zaman hüsrana uğramaya mahkum olmaktadırlar.
AKIL, ERDEMLER VE FELSEFENİN DOĞASI
“… hiçbir kıymeti olmayan eleştirilerden ancak hiçbir kıymeti olmayan safsatalar çıkar. Çünkü en başarılı eleştiri bile sıfırdan bir şey üretmekten daha kolaydır ve kendi fikirlerinizi bazı temellere oturtup -veya temeller üretip- ortaya koymak zordur; saçmalıyor olsanız bile bunu yapmak zordur. Ama temenniler herkeste vardır ve bu yüzden herkes şikayet edebilir. Şikayet etmek yerine üretmek yani yolun üzerindeki tek bir taşı bile kaldırıp kenara koymak ise büyük bir gayret ister. Ne var ki, yol başkaları tarafından temizlendikten sonra temizleyenleri unutup rahatlıkla yürümeye başladığınızda kendinizi “kimsenin yardımına ihtiyaç duymadan yürüyebiliyor” zannedersiniz. Halbuki her adımınız siz daha doğmadan önce “fikir üretmeye” cesaret edebilen cesurlara aittir ve bu edebiyat yolunda da felsefe yolunda da bilim yolunda da böyledir.”
Sayfa 250 - Mitra Yayınları
Reklam
Siyasi görüşünüzü nasıl tanımlarsınız? Benim siyasi görüşüm tamamen Kemalizim'dir. Hem de en koyu haliyle! Çünkü Kemalizim eşittir akılızim demektir. Bu kadar basittir. Bazen bana "Atatürk hala gerekli mi bize?" diye soruyorlar. Diyorum ki "Atatürk adını silip yerine akıl yaz, bir daha sor. Akıl gerekli mi? Akıl ne kadar gerekliyse Atatürk de o kadar gereklidir." Burada maksat Atatürk'ü anlamakta ve bu da daimi güncel bir ihtiyaçtir. Atatürk,"Benim manevi mirasım bilim ve akıldır!" diyor.Anlamalıyız ki Kemalim'in bir kitabi ve defteri yok. Bu da demek oluyor ki takip edeceğin kurallar da yok. Kemalizm'in bir tek kuralı var: o da "Aklını kullan!"
Sayfa 106Kitabı okudu
Türkiye, akıl ve bilim yerine, inanç/din merkezli bir bilgi anlayışını koyan, siyaset sınıfının ve dinci oligarşinin eline düşmüştür.
Gerçek şu ki akıl ve bilim kalptekileri henüz keşfedemiyor.
“Bütün bilimler içerisinde en geniş kapsama ulaşan sadece felsefedir. Onun akıl yürütme yöntemi, diğer herhangi bir bilim dalının ya da bütün bilim dallarının kullandığı yöntemle aynıdır. Ve işte bu aynı akıl yürütme yöntemi, yani tümevarımcı yöntem sayesinde, felsefe, tüm diğer bilimleri tek bir büyük bilim halinde kaynaştırır. Spencer’ın dediği gibi, herhangi bir bilim sayesinde ulaştığımız veriler, kısmen bir araya getirilmiş bilgilerdir. Felsefe ise bütün bilimlerin katkısıyla toplanan bilgileri bir araya getirir. Felsefe, bilimlerin bilimi, tabiri caizse bilimlerin efendisidir.”
Reklam
“Metafizikçiler, kendi öznelliklerinden hareketle tümdengelimci bir biçimde akıl yürütür. Bilim insanları ise gerçek deneyimlerden hareketle tümevarımcı bir biçimde. Metafizikçi, kuramdan olgu ve olaylara uzanır, bilim insanı ise olgu ve olaylardan kurama. Metafizikçi, evreni kendisiyle açıklar, bilim insanı ise kendisini evrenle.””
Kör Saatçi adlı kitabımda ve başka yerlerde yarasaların kulaklarıyla renkleri görebilecekleri spekülasyonunu yapmıştım. Yarasanın ihtiyaç duyduğu dünya modeli böcekleri yakalamak için üç boyutlu dünyada dolaşmak için olmalıdır. Kesinlikle büyük oranda benzeyen görevleri gerçekleştirmek için bir kırlangıcın ihtiyaç duyduğu modele benzer olmalıdır.
128 syf.
8/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Aklı Başında Her İnsan Biraz "Deli"dir
Not: Bu inceleme, bir incelemeden çok daha fazlasıdır. Yazım uzun olduğu için ve anlaşılma kolaylığı sağlamak adına sekiz bölüme ayırdım ve böylece daha ilgi çekici olduğunu düşündüğünüz yerlere gidip okuyabilirsiniz: – Giriş – Kitapla İlgili Düşüncelerim – Nietzsche'nin Ailesinin Sağlık Geçmişi – Nietzsche'nin Sağlık Geçmişi – Turin
Nietzsche Neden Delirdi?
Nietzsche Neden Delirdi?Ayşe Şirin Çakmakçı · Scala Yayıncılık · 20242 okunma
Mustafa inan
Mustafa Hoca çok devirler görmüştü. Hürriyet ve aydınlıkla birlikte her türlü fırsatçılığın da ortaya çıkmasından korkuyordu. Herkesin eşit olduğu düşüncesinin hemen istismar edilmesinden korkuyordu. Mehmet Akif gibi, “bilenle bilmeyenin elbette bir olamayacağını” düşünüyordu; eşitlik demek, bu demek değildi. Mustafa İnan tarih okumaya düşkündü: sokağa dökülen her insanın bu işlerin bilincinde olduğundan haklı olarak kuşku duyuyordu. Türk milleti Tanzimat’tan beri böyle nice heyecan yaşamıştı; kaç kere, işte hürriyet geldi diye sevinmişti. (…) (Ancak) hürriyetle birlikte akıl da gelmeliydi, huzur da gelmeliydi, bilim de gelmeliydi; evet çalışma gelmeliydi, yeni ve aydınlık bir düzen gelmeliydi. Hürriyet neden durmadan gelmek zorunda kalıyordu? Bunun üzerinde düşünülmeliydi. Bu hürriyet neden ikide birde geliyordu? Bunun üzerinde düşünülmeliydi. Hürriyet, düşünmesini bilenlerle birlikte gelmeliydi.
Sayfa 225 - İletişim yayınları 67. BaskıKitabı okudu
Reklam
Mustafa Hoca çok devirler görmüştü. Hürriyet ve aydınlıkla birlikte her türlü fırsatçılığın da ortaya çıkmasından korkuyordu. Herkesin eşit olduğu düşüncesinin hemen istismar edilmesinden korkuyordu. Mehmet Akif gibi, “bilenle bilmeyenin elbette bir olamayacağını” düşünüyordu; eşitlik demek, bu demek değildi. Mustafa İnan tarih okumaya düşkündü: sokağa dökülen her insanın bu işlerin bilincinde olduğundan haklı olarak kuşku duyuyordu. Türk milleti Tanzimat’tan beri böyle nice heyecan yaşamıştı; kaç kere, işte hürriyet geldi diye sevinmişti. (…) (Ancak) hürriyetle birlikte akıl da gelmeliydi, huzur da gelmeliydi, bilim de gelmeliydi; evet çalışma gelmeliydi, yeni ve aydınlık bir düzen gelmeliydi. Hürriyet neden durmadan gelmek zorunda kalıyordu? Bunun üzerinde düşünülmeliydi. Bu hürriyet neden ikide birde geliyordu? Bunun üzerinde düşünülmeliydi. Hürriyet, düşünmesini bilenlerle birlikte gelmeliydi.
Sayfa 225Kitabı okudu
Dostoyevski'nin Anna Karenina incelemesi!
Başlangıçta çok beğendim; başımı kaldıramıyordum; ayrıntılarına kadar bayağı hoşlanmıştım; ancak bütününde ilgim azaldı. Bunu bir yerlerde okumuşum gibi gelmişti bana, evet, hâlâ belleklerde tazeliğini koruyan, Kont Tolstoy'un Çocukluk ve Delikanlılık, Savaş ve Barış adlı yapıtlarında da aynı hava vardı. Konusu farklı olmakla birlikte Rus
Sayfa 701 - 702, 703, 704, 705, 706, 707, 708, 709, 710, 711, 712 Yapı Kredi Yayınları
CEM MUHABBETİ Alevilik ve İstismar Edilen Değerler Zahir ilmi çoktur mahluka satar Ellerin bağında şakıyıp öter Varma yakınına yakandan tutar Hakkın dergâhından düşürür seni
176 syf.
10/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Roma kurulduktan sonra nüfusu arttırmak için suçlular gemilerle şehre taşınmış. Bu sebeple şehirde bir müddet sadece suçlular varmış. Hatta daha sonra hiç kadın olmadığı için festival ayağına sağdan soldan kadın da kaçırıyor bu ayılar. Kitabın başında suçluların uzay gemisiyle sadece kendilerinden oluşan bir gezegene yollanmaları Roma'nın kuruluşunu anımsattı. Omega gezegenindeki kast sistemi de aslında Roma'daki patriciler ve magistralara benziyor. Ben mi benzetiyorum, böyle bir şey yok mu? Hayal gücüm mü çok çalışıyor? Bilemiyorum... Özellikle dünyada yaşanan son gelişmelerden sonra "Biz insanın en yüce Kötülük potansiyelinin Devlet'te olduğunu kabul ettiğimiz için Devlet'i kutsal olmasa da bir insanüstü eser olarak görür, ona da taparız" satırlarını okumak içimi ürpertti. İyilik, adalet, hayatın kutsallığı ve benzeri yakışıksız kavramlardan bahsedilenlerin akıl hastanesine kapatıldığı, cinayet işlemeyenlerin ölüme mahkum olduğu bu dünya bizimkinden çok mu uzak? Bu tarz eski bilim kurgu klasiklerini okuyunca günümüz eserlerini ne derece etkilediğini daha net anlıyorum. Aslında özgün sandığımız her eserin bir esin kaynağının olduğunu görmek beynimde iğne ışın tabancası etkisi yapıyor. Acaba Mevki Uygarlığı'nın esin kaynaklarını bir gün rastgele şekilde yapılan seçimler sonucu okuyup mutlu olacak mıyım? İçimde bu ihtimallerin saçma heyecanı var. Keşke zamanı bu anda dondursam ve milyonlarca kitap sonra bambaşka bir insan olarak yeniden başlatsam.
Mevki Uygarlığı
Mevki UygarlığıRobert Sheckley · İthaki Yayınları · 2021532 okunma
Epistemoloji Beyanı: Bilimsel Bilginin Sosyo(lojik)-tarihsel görüşü
Mantıksal Deneyciliğin aksine epistemoloji, mantık tarafından yıpratılmamıştır. Frege ve Russel'ın matematik için yaptıklarını bilim için de yapma geleneği, hem geçmişteki bilim adamlarını kullanarak bireysel akıl muhakemelerde hem de yöntemsel meselelerle ilgili günümüzdeki tartışmaları çözümlemede, bizim de işimize yarayacak önemli anlayışların oluşmasını sağlamıştır. Benim önerdiğim şey, bilim epistemolojisinin daha fazla şeye ihtiyaç duyduğudur; ihtiyaç duyduğumun bir kısmı, bizim şu anki bilgimizin geçmişe bağlı olmasının yollarını anlamak ve seleflerimizin bizim şu anda doğru olarak benimsediğimiz fikirleri kabul etmeye sevk eden yolların araştırılmasıdır. Ancak mantığın tarih ile güçlendirilmesi, bunun sadece bir kısmıdır. Bilginin sosyal bir çaba olduğunu öneriyorum ve onun sosyal bakış açıları bilimde açığa çıkmaktadır. İyi bir araştırma, sadece bireysel zihinlerin doğru akli düşünmenin kurallarına uygunluğu meselesi değildir, aynı zamanda bireylerin müşterek amaçları gerçekleştirmedeki koordinasyonudur(Kitcher 1993,böl. 8). Doğruluğa ilişkin ilgimizden dolayı bilgi anlayışı bizim için önemlidir. Bilginin bir parçası olarak bir şeyi belirlemek, pratik faaliyetlerde ve daha ayrıntılı araştırmalardaki kullanımlarda kendisine güvenilebileceğini söylemektir. Arada bir katkıda bulunabileceğimiz ve sürekli büyüyen bir hafızada kendimizi yöneticiymişiz gibi düşünmemiz gerekir. Hafızanın unsurları, müteakip nesillere aktarılmaktadır, bazıları tamamının eğitimine katkıda bulunmakta, diğerleri ise belirli uzmanlıkları sürdürecek olanları eğitmektedir.
Sayfa 371 - adres yayınlarıKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.