dalaverelerden doğan dinler saygıyı hak edebilir mi? Düzenbazlığın ve salaklığın damgasını taşımayan tek bir din var mıdır? Bütün bu dinlerde benim gördüğüm nedir? Akla ziyan gizemler, doğayı ihlal eden dogmalar, yalnızca akıldışılık ve tiksinti esinleyen grotesk seremoniler.
Akılcılık, olasılıkları tartıp buna uygun davranırken yaratıcı akıldışılık, olasılıkları göz önünde bulundursa da onlara rağmen eyleme geçer.
Reklam
Akıldışılık sadece sabitfikirden doğar.
Sayfa 154 - Can YayınlarıKitabı okudu
Biraz uzun ama çok güzel bir paragraf :')
Hakikatin güvence olarak gösterilemeyeceği düşüncesi, modern felsefeyi taklitlerinden ayırma olanağı sağlamaktadır. Evet, düş gücü revaçtadır, akıldışılık akıldan daha gözdedir (yani, diğerleri gerçekten de akılcı değillerdir) ve hikmeti kendinden menkul öykü her şeyi enine boyuna anlatmaktadır. İşte asıl sorun da buradadır: Bu öykü yalnızca var olan bir şey midir? (ya da, başka bir deyişle, kulak asılmaması gereken kötü bir şey midir? Çünkü kendimize uyguladığımız uygarlaştırıcı disiplin gibi bir hakikat vardır.) Bu öykü huy, (ya da başka bir deyişle, sürekli yeniden ortaya çıkan barbarlık) gibi bir şey midir? Ve mevcut şatoyu çevreleyen herhangi bir boşluktaki kapıdan çıkmış, ama ister istemez buraya geri dönmeye mi çalışmaktadır? Ve bu yüzden ona pencereyi mi açmak gerekir? Bu durumda, olaylarda yer alan ve sesine kulak verdiğimizde iyi insan olacağımız, bize ait bir doğal eğilim mi vardır? Bunlar akıl, ahlak, Tanrı ve hakikat adını almış olan ve yeni tulumlara boşaltılmış eski şaraplardır. Bu şarapları uyanışın, bilinç ve dile itirazın, tersine çevrilmiş dünya olarak felsefenin ve ideolojilerin eleştirisinin içine boşaltırsanız, modern bir tatları varmış gibi görünürler; ancak bu buruk ve dramatik romanlar, daha eski zamanlarınki gibi mutlu biter: Bu romanlarda mutlu son bize vaat edilmiştir; bir yol vardır ve bu, güven vericidir, bu yol bizim kariyerimizdir, o da coşku vericidir. Demek ki, taklitler gösterdikleri insani sıcaklıktan rahatlıkla fark edilirler.
Sayfa 161 - pdfKitabı okudu
_Olmak sözüyle, kişinin hiçbir şeye sahip olmadığı ve istek de duymadığı, yaratıcı bir varoluş biçimini anlatmak istiyorum. _Sahip olmak(olmamak) eğilimi, yaşamlarının ana konuları; para hırsı, şöhret ve yönetim gücüne erişmek olan batı toplumlarına özgüdür. _Sahip olmak eğilimindeki bir insan, mutluluğu başkalarına üstün olmakta ve fethetme,
[...] bir ilişki soylu kalmak için tüm seyrini tamamlamalıdır. Sadece yetişkinlik çağını değil, karışık bir sırayla bile olsa, çocukluk ve ergenliğini de yaşamalıdır. Kendine özgü simyayı, kendi akıl ve akıldışılık, coşku ve ilgisizlik, heyecan ve mizah, yakınlık ve uzaklık, söz ve ten karışımını da bulmak zorundadır.
Sayfa 331 - Yapı Kredi Yayınları
Reklam
172 öğeden 121 ile 130 arasındakiler gösteriliyor.