İnsan, uçlar, imkânlar ve tezadlar arasında mekik dokur. Aklîlik ile akıldışılık, yaşanmış ile kavram, sonsuz gerçek ile ilmin sonsuzluğu, îzah ile anlama, îmân ile bilgi arasında mütemâdî gidiş-gelişler…
Sayfa 217 - Ötüken YayınlarıKitabı okuyor
Yönelecek ve Kendini Adayacak ve Çevre/Akla Karşı Akıldışılık
İnsan, akıl ve imgeleme gücüyle kendi kişiliğini tanımaya ve anlamaya çalıştığı gibi aynı zamanda içinde yaşadığı dünyayı da tanıyıp uyum sağlamaya çalışmaktadır.
Sayfa 202 - Nobel YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Senden ne kadar çok kurtulmak istersem isteyeyim, seni sevmek bu dünyanın kurallarına göre akıldışı ve ümitsiz bir şeydir, ama bu akıldışılık ve ümitsizlik bağlar beni bu hayata, yabancım olan hayata..
Sayfa 45
“Küresel sorunların büyük bir miktarının akıldışılık, dogmatizm ve cehaletten kaynaklandığını unutmamak gerekir.”
Hiç kuşkusuz, mitler uluslar için nasıl büyük bir hazine ise, akıldışılık da ruh için öyle büyük bir hazinedir.
Sayfa 331Kitabı okudu
W. Benjamin'in açıklıkla ifade ettiği gibi, onun davet ettiği eleştiri, salt yıkıcı olmaktan uzak, daha ziyade arındırıcı -kurtarıcı- olarak tanımlanır; ikili bir hareket içerir: aklın içine kayıtlı akıldışılık işaretlerini kavramak, aynı şekilde akıld ışıl iğin sunduğu akıl izlerini alımlamak.
Sayfa 60 - Versus Kitap, 2009.Kitabı okudu
Reklam
“Akıldışılık sadece sabitfikirden doğar, sadece entelektüel tahammülsüzlükten,…”
Sayfa 154
Kitlelerinin cehaleti ve geriliği, burjuva toplumunun toplumsal devrimle yıkılması düşüncesine bağlanmaları ,demagogların kolayca kullanabildikleri gizli insani akıldışılık, aslında bir alarm işaretiydi. Eric Hobsbawm
Stoacıların insan ruhu konusundaki dogmatik öğretisi, sayesinde dünyada­ ki tüm yaşam olaylarını, varlık ve oluşu açıkladıkları maddeci tümtanrıcılıkla yakından ilişkilidir. Tanrı her şeydir ve bu dünyayı oluşturan her şeyin dışında bir şey değildir: Evren Tanrıdır. Böylece Tanrı, yalnızca madde değil, aynı za­ manda dünyanın biçimi, yaşamı ve
–"Aydınlanma filozoflarına göre akıl ve bilgi bir kez yaygınlaştı mı, insanlık büyük gelişmeler kaydedebilecekti. Bu da bir zaman sorunuydu sadece. Akıldışılık ve bilgisizlik silinecek, aydınlanmış bir insanlık çıkacaktı ortaya. Bu düşünce batı Avrupa'da son birkaç on yıla kadar neredeyse tek geçerli anlayış durumundaydı. Ama bugün daha çok bilginin dünyada her zaman daha iyi koşullar sağladığına o kadar inanamıyoruz. 'Uygarlığa' yönelik bu eleştiri de zaten aslında bizzat Fransız Aydınlanma filozofları tarafından getirilmişti." –"Öyleyse onlara kulak versek daha iyi olurmuş. –"'Doğaya dönelim!' Uygarlık eleştirisinin sloganı işte buydu. Ama Aydınlanma filozoflarının doğa deyince anladıkları, neredeyse akılla aynı şeydi. Çünkü akıl insana doğa tarafından verilmişti. Oysa örneğin kilise ya da uygarlık böyle değildi. 'Doğa halkları'nın Avrupalılardan daha sağlıklı ve mutlu olduğu, çünkü uygarlıkla tanışmadıkları öne sürülüyordu. 'Doğaya dön' çağrısı Jean Jacques Rousseau'ya aittir. Rousseau'ya göre doğa iyiydi ve dolayısıyla 'doğal haliyle' insan da iyi bir varlıktı. Bütün kötülüğün kaynağı insanı kendi doğasından uzaklaştıran uygarlaşmış toplumdu. Bu yüzden Rousseau çocukların 'doğal' saflığını olabildiğince sürdürmek gerektiğini savunmuştur. Diyebiliriz ki çocukluğun kendi başına bir değer sayılması da Aydınlanma Çağı'nda ortaya çıktı.
Sayfa 359Kitabı okudu
203 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.