Kolay bir okuma değil. Tavsiye etmiyorum. Ama boşa gitmedi. Hayır, bundan çok uzaktı. Thomas Mann'ın Büyülü Dağ'ı dikkatinizi ve sabrınızı gerektiren bir kitap. Yirminci yüzyıl öncesi Avrupa'sının toplumsal hastalıklarını İsviçre Alpleri'ndeki bir sanatoryumun merceğinden inceleyen yoğun ve karmaşık bir roman. Ve söylemeliyim
Baba çocuğun ilk yıllarında önemsiz bir rol oynar. Zaten çocuğun oluşmasındaki rolü de raslantısaldır. Bilimsel açıdan bakıldığında erkek sperminin kadının yumurtasıyla birleşmesi bir zorunluktur. Ama çocuğun dünyaya gelebilmek için geçirdiği evrimde ve sonrasındaki dönemde üstlendiği görev hemen hemen hiçtir babanın. Psikolojik açıdan varlığı gereksizdir ve onun yaptığı şeyi sunî döllenme ile de yerine getirmek mümkündür. Dört ilâ beş yaşlarından sonra çocuğu eğitmek, onun ahlâksal ve zihinsel gelişimini sağlamak görevlerini üstlenerek yeniden önemli duruma geçer., Ama çoğu kez bu sorumluluğunu kötüye kullanarak sömürmek, akıldısılık ve ahlâksızlık konularında örnek olur ona. Oğlunu kendisi gibi yetiştirmek ister. Amaç işlerinde kendine yardımcılık etmesi ve mirasını devralmasıdır çocuğun. Ayrıca babanın başaramadığı şeylerin ve erişemediği hedeflerin de çocuk tarafından elde edilmesi, başarılması istenir.
Sayfa 48 - Arıtan Yayınevi Çeviren: Aydın Arıtan 3.baskı
Batı, Keloğlanlığa pek yüz vermez. Orada tam karşıtı. Don Kişot, o sıska ve yaşlı şövalye özentisi, her atılımında hüsrana, yenilgiye uğratılır. Batı'nın düşçülüğe yergisi ta burdan başlar. Akıldışılık cezalandırılır, akıl takdis edilir, yüceltilir.
Aydınlanma filozoflarına göre akıl ve bilgi bir kez yaygınlaştı mı, insanlık büyük gelişmeler kaydedebilecekti. Bu da bir zaman sorunuydu sadece. Akıldışılık ve bilgisizlik silinecek, aydınlanmış bir insanlık çıkacaktı ortaya.359
Marx'ın antikapitalizmi beş ana tema ekseninde şekillenir: sömürünün adaletsizliği (bkz. Artık
Değer), yabancılaşmayla* birlikte özgürlüğün yitirilmesi, her şeyin parayla alınıp satılır hale gelmesi,
akıldışılık, modern barbarlık.
Senden ne kadar çok kurtulmak istersem isteyeyim, seni sevmek bu dünyanın kurallarına göre akıldışı ve ümitsiz bir şeydir, ama bu akıldışılık ve ümitsizlik bağlar beni bu hayata, yabancım olan hayata..
“Bütün bu dinlerde benim gördüğüm nedir? Akla ziyan gizemler, doğayı ihlal eden dogmalar, yalnızca akıldışılık ve tiksinti esinleyen grotesk seremoniler.”