Yazarla tanıştığım ilk kitabım Bir kere okuyup rafa kaldırmayın sonra tekrar okuyup tekrar düşünün... Eminim her okuyuşunuzda farklı anlamlar çıkaracaksınız... Kitabın konusuna gelirsek; bir taşra kasabasındaki akıl hastanesinde eğitimli bir hasta olan İvan Dmitriç ile Doktor Andrey Yefimıç arasındaki felsefi çatışmayı anlatır. İvan Dmitriç maruz kaldıkları adaletsizliğe, içinde yaşamaya zorlandıkları berbat koşullara karşı çıkarken, Andrey Yefimıç bunları görmezden gelmekte ısrar eder ve durumu değiştirmek için kılını bile kıpırdatmaz. Doktor sonunda içine düştüğü “felsefi” yanılgının farkına vardığında ise artık iş işten geçmiştir. Altıncı Koğuş, Rusya’nın ve ülkenin sorunlarıyla ilgilenmek yerine onları uzaktan izlemeyi tercih eden elit Rus aydınının “deliliği”nin simgesidir adeta. Andrey’in “Benim hastalığım, yirmi yıl içinde bütün kasabada tek bir akıllı adam bulabilmemdir. Ama o da bir deli!” sözü bütün kitabın özeti aslında...
''Evet, hastayım. Halbuki düzünelerce, yüzlerce deli serbest olarak dışarıda dolaşıyor; çünkü sizin cahaletiniz onları sağlam insanlardan ayırt edebilecek bir kudrette değildir.''
" Elimizin altında kitaplar var, ama bu canlı bir sohbetin, karşılıklı ilişkinin yerini tutmuyor. Çok da doğru olmayan bir kıyaslama yapmama müsaade edecek olursanız, bence kitaplar notaya, sohbet ise şarkı söylemeye benziyor. "