Mark Twain'in yaklaşık yirmi beş yılda yazdığı bir kitap, "İnsan nedir?".
Bu çok tartışılan kitabı çok sevdim diyemeyeceğim. Katıldığım yerleri olduğu kadar, katılmadığım yerleri de çok oldu.
İnsanı hayvandan hiçbir farkı olmayan, bir makine gibi görür Twain. Yaptığı her işte değişmez dürtüsü kendi hazzıdır. Diğer insanların iyiliğini düşünürken ya da onlar için bir fedakarlık yaptığında bile ilk gözettiği kendi iç ferahlığını güvence altına alma zorunluluğudur. "İnsan beyni öyle yapılandırılmıştır ki, ne olursa olsun hiçbir şey oluşturamaz. Ancak dışardan elde edilmiş malzemeyi kullanır. Sadece bir makinedir ve otomatik olarak çalışır, irade gücüyle değil."
İki kişinin diyaloğu şeklinde ilerleyen kitap, sert bir şekilde anlatıyor hissi veriyor. Okuduğum ilk anda cümlelere tepki versem de sonuçta mantıkla düşününce bazıları "aslında doğru söylüyor"a bağlandı.
Anlatmayı istediğim çok konu var ama burada mümkün değil. Kitabı okumuş birisiyle, kitaptaki fikirleri tartışmak isterdim. Bir kaç noktaya değineyim yine de.
İnsanın kendi kendine hiçbir şey ortaya koyamayacağı fikrini ele alalım. Mesela bir adada yapayalnız bir çocuğun büyüdüğünü düşünelim. (Aklıma ilk gelen Hay bin Yakzan oldu) Bu çocuk etrafında bir etken olmadığında bir bitki gibi mi yaşayacak?
Sözgelimi telgrafın temelini atan Claude Chappe bu fikri birinden esinlenerek mi gerçekleştirdi?
Sorular çok, belki ilerleyen bir zamanda tekrar okumalı.